Translation of "만들고" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "만들고" in a sentence and their turkish translations:

압력층은 지상풍을 만들고

Basınç değişimleri yüzey rüzgârı yaratır,

‎지평선의 지도를 만들고...

Ufkun haritasını çıkarır.

모두의 미래를 만들고 있다면요.

sürücü koltuğundayız.

여러분은 1차 창작물을 만들고,

Orijinal içerik üretiyorsunuz,

동료 수감자들과 종이로 게임을 만들고

o ve komşu mahkumlarının kağıttan masa oyunları yaptıklarını

초바니를 만들고 초기 몇 년간

Chobani’nin ilk yıllarında,

별을 관찰하는 천체망원경도 만들고 있었잖아요.

Yıldızları izlemek için teleskoplar yapıyorlar.

어떻게 하면 우리를 특별하게 만들고,

Bizi özel ve farklı kılan ve bizi bir arada tutan şeyleri

최선을 다해 삶을 풍요롭게 만들고

en iyi şekilde onu zenginleştiriyorsunuz

여러분 인생에서 긍정적 변화를 만들고 싶다면,

Yaşamınızda olumlu bir değişiklik istiyorsanız

모두에게 열려있는 접근성 좋은 공간을 만들고

Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz.

아이들을 위한 특별한 환경을 만들고 싶어해요.

ve çocuklar için eşsiz ortamlar hazırlamak istiyorlar.

썩은 고기를 좀 잘라내서 숲속에 덫을 만들고

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

독립을 갈망하고, 무언가를 자기 것으로 만들고 싶어하죠.

Özgür olmayı çok ister, her şeyi kişiselleştirmeyi severler.

그런 것들이 우리의 역사를 만들고 현대사회를 오염시킵니다.

tarihi aşamalarında görüyoruz ve hâlâ toplumumuza etki ediyor.

‎수십억 년 넘도록 ‎밀물과 썰물을 만들고 있죠

Milyarlarca yıldır gelip giden metcezirleri meydana getiriyor.

저는 현존하는 가장 큰 우주지도를 만들고 있는

Karanlık Enerji Ölçümü adı verilen

제가 이야기 할 것은 여러분이 뭔가를 만들고 싶고

Bir şey yaratmak, bir şeye başlamak istiyorsanız,

우리는 너무 서둘러 이런 장소들을 다시 만들고 있습니다.

Çoğu kez, acılarını dindirebileceğimizi düşünerek

이는 신장을 일대일로에서 가장 중요한 통로로 만들고 있습니다

bu eyaleti tüm proje için tartışmasız en önemli koridor haline getirir.

에르도안은 터키를 좀 더 이슬람 국가로 만들고 싶어합니다

Ülkeyi açıkça dindar yapmak istiyor.

그렇지! 바로 삼성이 만들고 소유한 디즈니랜드 스타일의 테마파크지(에버랜드)!

sizce? Evet, Samsung'un kendi Disney tarzı eğlence parkına...

예전의 영광을 살리는 정도가 아니라 더 나은 공동체를 만들고 싶어 해요.

aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar.