Examples of using "Superficie" in a sentence and their turkish translations:
başlangıçta çok
...ve yüzey sularını aydınlatıyor.
Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
Ay yüzeyi engebelidir.
yönde ve bulunduğu yerde değiş tokuşu beraberinde getirir.
Bu tablonun pürüzsüz bir yüzeyi var.
Güneş batarken, yüzey serinliyor.
Hayvanlar yüzeye yakın besleniyor,
Ama yeryüzü o kadar karanlıktır ki...
Yüzeye olabildiğince hızlı çıkıp...
Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.
O çöl, ay yüzeyi gibi görünüyor.
Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
Dünya'nın yüzeyinin dörtte üçü sudur.
nefes verme sırasında büzülen;
Gezegenimizin yüzeyinin
Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da
Yüzeydeki sıcaklık 62 dereceye ulaşabiliyor.
Basınç değişimleri yüzey rüzgârı yaratır,
Modifiye bir uzvuyla yüzeye vuruyor.
Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.
toprağı kazmaya başladıktan sonra
Deniz dünyanın yüzeyinin çoğunu örter.
Pürüzlülük, bir yüzeyin karakteristik özelliklerinden biridir.
Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.
ne kadar uğraşsam da su yüzeyine çıkamıyorum.
Anlamak istediğiniz önemli şeylerden biri yüzey,
yüzey altında neler olduğu hakkında bir fikir verir.
Burada cildin yüzeyini görüyorsunuz.
Titan'ın yüzeyindeki yerçekimi 0.14 g'dir.
Onun topaklı yatağı ayın kraterli yüzeyi gibi görünüyordu.
Halkalı foklar sabah güneşinde dinlenmek için kendilerini yüzeye atar.
elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.
Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.
Bir yeraltı madeni, yüzeydeki sıcaklıktan 20-30 derece daha serin olabilir.
Borman, Lovell ve Anders, ay yüzeyini yakından izleyen ilk insanlardı.
Dünyanın yüzeyinden herhangi bir insanın kat ettiği en uzak mesafe 850 mil idi.
Görevi, gelecekteki iniş yerleri için Ay'ın yüzeyini incelemek olacaktır.
Lastikler lastik ve yol yüzeyi arasındaki sürtünme nedeniyle yıpranır.
Kutup ayıları muazzam güçlerini kullanarak yüzeyde delik açabilir. Fakat avların en az üçte ikisi hüsranla sonuçlanır.