Examples of using "Conoscevo" in a sentence and their turkish translations:
Babanı tanırdım.
Senin erkek kardeşini tanıyordum.
Ben onları iyi biliyordum.
Anneni iyi tanıyordum.
Ben o zaman seni tanımıyordum.
Tom'u şahsen tanıyordum.
Tom'u iyi tanıyordum.
Zaten herkesi tanıyordum.
Ben o zaman onları bilmiyordum.
Tom'u bilirim.
Ben o zaman onları tanımıyordum.
Ben onları çok iyi tanıyordum.
Ben onları şahsen tanıyordum.
Ebeveynlerinin her ikisini de tanıyordum.
Ben onu senin tanıdığından daha iyi tanıyordum.
Tom'u o zaman tanımıyordum.
Tom'u yıllar önce biliyordum.
- Şarkılardan herhangi birini bilmiyordum.
- Şarkılardan hiçbirini bilmiyordum.
Bu şarkıyı bilmiyordum.
O hileyi bilmiyordum.
Tom'u güç bela tanıdım.
O çocukları tanımıyordum.
Onları uzun zamandır tanıyorum.
Fakat aynı zamanda Lauran'ı da tanıyorum.
- Seni güçlükle çıkartabildim.
- Seni zar zor tanıdım.
Oradaki herkesi tanıyordum.
Ben onu iyi tanıyordum.
Ben onu iyi biliyordum.
Onları çok iyi bilmiyordum.
Onları geçen yıl tanımıyordum.
Onu hiç tanımıyordum.
- Onu hiç tanımıyordum.
- Ben onu hiç tanımıyordum.
O kadını hiç tanımıyordum.
Sen eskiden tanıdığım birine çok benziyorsun.
Tom'u uzun zamandır tanıyordum.
Babamı zar zor tanıdım.
Onu uzun zamandır tanıyordum.
Partide hiç kimseyi tanımıyordum.
Tom'un erkek kardeşini tanıyordum.
O zaman onu tanımıyordum.
O zaman onu tanımıyordum.
O şarkıyı bilmiyordum.
Ben onu çok iyi tanıyordum.
Ben onu çok iyi biliyordum.
Ben onu şahsen tanıyordum.
Ben onu şahsen tanıyordum.
Gerçek sebebini biliyordum.
Sen benim bildiğim birine çok benziyorsun.
Tom bana Mary'yi tanıyıp tanımadığımı sordu.
Ben Boston'da büyümüş bir adam tanırdım.
Geçen yıl Tom'u tanımıyordum.
Tom'u hiç tanımıyordum.
Tom'u çok iyi tanımıyordum.
Tam prosedürü bilmiyordum.
Ben onu çok iyi tanımıyordum.
Ben onu çok iyi bilmiyordum.
Geçen sene onu tanımıyordum.
Geçen sene onu bilmiyordum.
- O, bana Tom'un adresini bilip bilmediğimi sordu.
- Bana Tom'un adresini biliyor muyum diye sordu.
Tom bana babasını tanıyıp tanımadığımı sordu.
Bir zamanlar onun gibi birini tanıyordum.
Bir zamanlar onun gibi birini tanıyordum.
Tom bana tanıdığım bir çocuğu hatırlatıyor.
Gördüğüm birini tanıdığımı sandım.
Tom'un evine bir kısayol biliyordum.
Tom bana Fransızca konuşan birini tanıyıp tanımadığımı sordu.
Onun adresini bilip bilmediğimi sordu.
Bana onun adresini bilip bilmediğimi sordu.
Orada gördüğüm kadın, tanıdığım kadın değildi.
Bay Smith tanıdığım kadarıyla alçak gönüllü bir adamdı.
Sen hâlâ iki yıl önce tanıdığım aynı şımarık küçük kızsın.
Ben sadece uzun süre önce tanıdığım birinden bir mektup aldım.
Bir zamanlar Tom diye birini tanırdım; ama bu çok uzun zaman önceydi.
Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.
Tom bana Mary'nin telefon numarasını bilip bilmediğimi sordu.
Bu noktada, bir ahtapotun hayat aşamalarını iyi biliyordum.