Translation of "Magányos" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Magányos" in a sentence and their turkish translations:

Magányos voltam.

Yapayalnızdım.

Tom magányos.

Tom yalnızdır.

Magányos vagy?

- Yalnız mısın?
- Yalnız mısınız?

Magányos vagyok.

Ben yalnızlığı seven bir kişiyim.

A lány magányos.

Kız yalnız.

Azt mondja, magányos.

O yalnız olduğunu söylüyor.

Magányos vagyok nélküled.

Sensiz yalnızım.

Nem voltam magányos.

Ben yalnız değildim.

Miután elmész, magányos leszek.

Sen gittikten sonra yalnız olacağım.

Miután elmentél magányos leszek.

Sen gittikten sonra yalnız olacağım.

Amolyan magányos farkas vagyok.

Ben bir tür yalnızlığı seven kişiyim.

Magányos voltam egész életemben

Bütün hayatım boyunca yalnızdım.

Néha még magányos vagyok.

Ben hâlâ bazen yalnızlaşıyorum.

Többé már nem magányos.

Artık yalnız değil.

A válása után magányos volt.

O, boşanmadan sonra yalnızdı.

Egy magányos fa alatt találkoztunk.

Biz yalnız bir ağacın altında buluştuk.

A gepárdok köztudottan magányos, nappali vadászok.

Çitalar, gündüz gözüyle avlanan... ...yalnız avcılar olarak bilinir.

Tamás magányos és nincs kivel játszania.

Tom yalnız ve birlikte oynayacak kimsesi yok.

Ha magányos vagy, gyere át nyugodtan beszélgetni.

Yalnız olduğun zaman gelmeye ve benimle konuşmaya çekinme.

A nénikém vidéken él, egy magányos házban.

Teyzem kırsalda yalnız bir evde yaşıyor.

Ez a város hideg és magányos nélküled.

Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız.

Egy magányos hiénával gond nélkül elbánik az oroszlán.

Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.

Barátok híján vészesen hideg, magányos éjszakának néz elébe.

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

- Magányos vagyok.
- Elhagyatott vagyok.
- Társtalan vagyok.
- Egyedülálló vagyok.

Ben yalnızım.

- Egyedül voltam és unatkoztam.
- Unatkoztam és magányos voltam.

Ben sıkılmış ve yalnızdım.

így egy magányos, csillogó fehér farkas formájában jelenik meg.

bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.

Akkor valójában ez a legkevésbé magányos bolygó az univerzumban.

aslında evrendeki en az yalnız yerdir.

Az óriásteknős, Magányos George volt az utolsó képviselője fajtájának.

Yalnız George, türünün son dev kaplumbağasıydı.

Minden magányos ember azért van egyedül, mert fél másoktól.

- Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
- Yalnız olan her insan başkalarından korktuğu için yalnızdır.

- Még most is magányos vagyok.
- Még mindig egyedül vagyok.

Hâlâ yalnızım.

A 45 év fölötti amerikai lakosság 35%-a rendszeresen magányos.

45 yaşını geçmiş Amerikalıların %35'i kronik olarak yalnız.

Még ez a magányos hím is enged a csorda hívásának.

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

Rengeteget kellett gondolkodnunk. Sokat köszönhetünk annak a sok magányos évnek.

bol bol düşünmek ve yeniden düşünmek zorundaydık. Yalnızlık içinde geçirdiğimiz o yıllara çok şey borçluyuz.

Az, hogy egyedül vagyok, nem jelenti azt, hogy magányos vagyok.

Tek başıma olmam yalnız olduğum anlamına gelmez.

Tom egy magányos farkas típus, aki senkivel nem bocsátkozik szorosabb kapcsolatba.

Tom yakın ilişkilerden çekinen yalnız yaşayan biridir.