Translation of "Mókus" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Mókus" in a sentence and their turkish translations:

- Mókus az?
- Az egy mókus?

Sincap mı o?

Nem vagyok mókus.

Ben bir sincap değilim.

Az ördög lehet, hogy mókus, de nem minden mókus ördög.

İblis bir sincap olabilir ama bütün sincaplar iblis değildir.

Ez a mókus megőrjít.

Bu sincap beni delirtiyor.

Ez a mókus nem félénk.

Bu sincap ürkek değil.

"Ostoba emberek", mondta a mókus.

Sincap "aptal insanlar" dedi.

A mókus megette a mogyorót.

- Sincap fındık yedi.
- Sincap, fındıkları yedi.

Tomot megtámadta egy veszett mókus.

Tom kuduz bir sincap tarafından saldırıya uğradı.

Tom egy szuper-intelligens mókus.

Tom süper akıllı bir sincap.

Készítettünk néhány mókus alakú süteményt.

Biraz sincap şeklinde kurabiyeler yaptık.

Az áramszünetet egy mókus okozta.

Elektrik kesintisine bir sincap neden oldu.

A mókus átrágta a villanyvezetéket.

Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.

A mókus a kezéből evett.

Sincap onun elinden yedi.

Mari a világ vezető mókus szakértője.

Mary sincaplar konusunda dünyanın önde gelen uzmanıdır.

Ez a mókus fél a magasságtól.

Bu sincap yüksekten korkuyor.

"Szeretem a fákat", mondta a mókus.

Sincap ağaçları seviyorum dedi.

A mókus fészket készített a farakásban.

Sincap ağaç kazığında bir yuva yaptı.

Mari kedvenc szuperhőse a Mókus Lány.

Mary'nin en sevdiği süper kahraman Sincap Kız'dır.

A mókus megette az összes diót.

Sincap bütün çerezi yedi.

A törzsünk oltalmazó szelleme a mókus.

Sincap, kabilemizin koruyucu ruhudur.

A mókus sebesen felszaladt a fára.

Sincap hızla ağaca tırmandı.

Ezek a fenyőmagok finomak, mondta a mókus.

Sincap, bu çam fıstıkları lezzetli dedi.

Halloween napján Tomot megtámadta egy nekibőszült mókus.

Tom, Cadılar Bayramı gününde bir kuduz sincap tarafından saldırıya uğradı.

Az az őrült mókus a diliházhoz tartozik.

O deli sincap bir tımarhaneye aittir!

A mókus úgy nézett ki, mintha mosolyogna.

Sincap sanki gülümsüyor gibi görünüyordu.

Egy mókus ugrál a mohával benőtt fatörzsek közt.

Bir sincap yosunlu kütüklerin üzerinde zıplıyordu.

Két mókus kergette egymást egy nagy fa törzse körül.

İki sincap büyük bir ağacın gövdesinin etrafında birbirini kovaladı.

Tom vett egy mókus-mágnest és a hűtőre rakta.

Tom bir sincap mıknatısı aldı ve onu buzdolabının üstüne koydu.

Tom ugyanazt csinálta, mint a mókus és mogyorót evett.

Tom sincabın yaptığını yaptı ve fındıkları yedi.

A mókus becsukta a szemét és elkezdte számolni a mogyorókat.

Sincap gözlerini kapattı ve fındıkları saymaya başladı.

A fiúk gyorsabban másztak fel a fára, mint egy csomó mókus.

Erkek çocukları bir paket sincaptan daha hızlı ağaca tırmandı.

Ez az óriás mókus több tucat apró fügemagot nyel le minden falattal.

Dev bir sincap ağzını her seferinde düzinelerce küçük incir tohumuyla dolduruyor.

Két kicsi mókus, egy fehér és egy fekete élt a nagy erdőben.

Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.

– Ott egy mókus! – Mi? Hol? – Fenn, azon a fán. Látod? – Igen, látom!

"Orada, bir sincap" "Ne? Nerede?" "Yukarıda ağaçta. Görüyor musun?" "Evet, onu gördüm!"

Mari megőrült az izgatottságtól, mikor meglátta a mókus alakú süteményeket, amiket Tom sütött.

Mary Tom'un pişirdiği sincap şekilli kurabiyeleri gördüğünde heyecandan deliye döndü.

Mari képtelen volt megenni az aranyos mókus alakú süteményeket, amiket Tom sütött neki.

Mary Tom'un onun için pişirdiği güzel sincap şekilli kurabiyeleri yemek için kendini ikna edemedi.