Translation of "Bajban" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Bajban" in a sentence and their turkish translations:

Komoly bajban vagy.

- Ciddi bir sorunun var.
- Başın ciddi belada.

Nagy bajban vagyunk.

Başımız büyük belada.

Most bajban vagyunk.

Şimdi başımız belada.

Gyakran bajban vagyok.

Çoğunlukla başım belada.

Miért vagyok bajban?

Neden başım belada?

De nagy bajban van.

Ama büyük bir sorunu var.

- Bajban vagyok.
- Bajba kerültem.

- Başım dertte.
- Başım belada.

Úgy hisszük, Tomi bajban lehet.

Tom'un başının belada olabileceğini düşünüyoruz.

- Nagy bajban vagyok.
- Komoly bajban vagyok.
- Nyakig ülök a slamasztikában.
- Összecsaptak a viharfelhők felettem.

Gerçekten başım dertte.

Bajban ismerszik meg az igazi barát.

- Gerçek dost kara günde belli olur.
- İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

Segítséget kért tőlem, amikor bajban volt.

Başı dertte iken benden yardım istedi.

Senki sem segített, mikor bajban voltam.

Başım beladayken kimse bana yardımcı olmadı.

Ha elmondom neked, nagy bajban leszek.

Sana söylersem başım çok belaya girer.

Tom tudta, hogy komoly bajban van.

Tom ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu biliyordu.

Én tudom, hogy most miért vannak bajban.

Neden onların başının dertte olduğunu biliyorum.

Olyan érzésem volt, hogy Tomi bajban van.

İçimde Tom'un başının dertte olduğuna dair bir his vardı.

John mindig mellettem állt, ha bajban voltam.

John, başım derde girdiğinde bana destek olurdu.

A gigászi ütközés elmélet még mindig bajban volt,

Dev çarpışma teorisinin başı hala dertteydi

Amikor bajban van, mindig a nővéréhez fordul segítségért.

O ne zaman başı derde girse kız kardeşinin yardımına sığınır.

Csak azt akartam tudni, hogy bajban voltál-e.

Sadece başının belada olup olmadığını bilmek istiyordum.

Mindig kész volt segíteni a bajban lévő embereket.

O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.

- Egy kicsit bajban vagyok.
- Kissé benne vagyok a slamasztikában.

Biraz sıkıntı içindeyim.

- Tomi nyakig ül a szarban.
- Tomi nagy bajban van.

Tom gerçek belada.

- Tudom, hogy benne vagyok a slamasztikában.
- Tudom, hogy bajban vagyok.

Şimdi başımın belada olduğunu biliyorum.

- Nagy bajban vagyok.
- Egy nagy problémám van.
- Van egy nagy problémám.

Büyük bir problemim var.

Sőt, a súlyos asztmás betegem akkor van igazán bajban, ha csendben van.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

Bárcsak figyeltem volna, hogy mit mondott Tom, akkor nem lennék ekkora bajban.

Keşke Tom'un söylediğini dinleseydim, başım bu tür bir belada olmazdı.

- Csak nem gondoltad, hogy benne hagylak a csávában?
- Ugye nem gondoltad, hogy magadra hagylak a bajban?

- Seni hayal kırıklığına uğrattığımı düşünmedin, değil mi?
- Seni hayal kırıklığına uğratacağımı düşünmüyorsun, değil mi?

- Csak azt akarom, hogy tudd, nem foglak a bajban egyedül hagyni.
- Szeretném, ha tudnád, hogy nem hagylak magadra.

Sadece sizi hayal kırıklığına uğratmayacağımı size bildirmek istedim.