Translation of "Witz" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Witz" in a sentence and their turkish translations:

- Es war ein Witz.
- Das war ein Witz.

O bir şakaydı.

- Erzähl mir einen Witz!
- Erzähle mir einen Witz!

Bana bir fıkra anlat.

- Tom riss einen Witz.
- Tom ließ einen Witz vom Stapel.

Tom bir şaka yaptı.

„Ist das ein Witz?“ – „Na klar ist das ein Witz!“

"Bu bir şaka mı?" "Tabii ki bu bir şaka!"

Es ist ein Witz.

Bu bir şaka.

Was für ein Witz!

Ne şaka ama!

Ist es ein Witz?

Bu bir şaka mı?

Das ist kein Witz.

Bu bir şaka değil.

Diesen Witz kenne ich.

Bu espriyi biliyorum.

Dieser Witz ist ordinär.

Bu şaka nezaketsiz.

Das ist ein Witz.

Bu bir şaka.

Der Witz war lustig.

O şaka komikti.

Schule ist ein Witz.

Okul bir şakadır.

Der Witz gilt mir.

- Şaka elimde patladı.
- Şaka yapayım derken şaka konusu oldum.

Es war kein Witz.

Bu bir şaka değildi.

War das ein Witz?

Şaka mıydı?

Dieser Witz ist uralt!

Bu fıkra çok eski!

Erzähl uns einen Witz!

Bize bir fıkra anlat!

Dieser Witz gehört mir.

Bu espri bana ait.

- Er hat über meinen Witz gelacht.
- Er lachte über meinen Witz.

O benim şakama güldü.

- Warum erzähltest du diesen Witz?
- Warum hast du diesen Witz erzählt?

Neden bu fıkrayı anlattın?

- Tom lachte über meinen Witz.
- Tom hat über meinen Witz gelacht.

Tom şakama güldü.

- Mein Witz ist sehr gut angekommen.
- Mein Witz kam sehr gut an.

Benim şaka çok iyi gitti.

- Tom hat deinen Witz nicht verstanden.
- Tom hat Ihren Witz nicht verstanden.

Tom şakanı anlamadı.

Das ist natürlich ein Witz

Bu da tabi işin espirisi

Dieser Witz ist nicht lustig.

Bu şaka komik değil.

Es ist bloß ein Witz.

O şakadan başka bir şey değil.

Er machte einen Witz darüber.

O, o konuda bir şaka yaptı.

Dieser Witz gefällt mir nicht.

Ben bu şakadan hoşlanmıyorum.

Das ist ein alter Witz.

O eski bir şaka.

Tom hat einen Witz erzählt.

Tom bir fıkra anlattı.

Das war ein lustiger Witz.

Bu komik bir şakaydı.

War das auch ein Witz?

O başka bir şaka mıydı.

Ich habe einen Witz erzählt.

Bir fıkra anlattım.

Tom erzählte Maria einen Witz.

Tom Mary'ye bir fıkra anlattı.

Tom verstand Marys Witz nicht.

Tom Mary'nin şakasını anlamadı.

Hast du diesen Witz verstanden?

Bu fıkrayı anladın mı?

Tom hat keinen Witz gemacht.

Tom dalga geçmiyordu.

Das war ein blöder Witz.

Bu aptalca bir şakaydı.

Er verstand Marias Witz nicht.

O, Mary'nin şakasını anlamadı.

Er erzählt einen guten Witz.

O iyi fıkra anlatır.

Sie erzählte ihm einen Witz.

O ona fıkra anlattı.

Ich verstehe seinen Witz nicht.

Şakasını anlayamadım.

Tom verstand Marias Witz nicht.

Tom, Mary'nin esprisini anlayamadı.

Ich erzählte Tom einen Witz.

Tom'a bir fıkra anlattım.

Das sollte ein Witz sein.

- Ben onu şaka olarak söylemiştim.
- Bu bir şaka olarak yapılmıştı.

Soll das ein Witz sein?

Komik mi bu?

Ragnars Witz war auf König Ella und Vöggrs Witz ist auf König Hjorvard.

Ragnar'ın şakası Kral Ella üzerineydi ve Vöggr'ün şakası Kral Hjorvard'daydı.

Ich habe den Witz nicht verstanden.

Ben fıkrayı anlamadım.

Diesen Witz will ich nicht hören.

Bana bu fıkrayı anlatma.

Erzähle uns den Witz noch einmal!

O fıkrayı bize tekrar anlat.

Er hat einen guten Witz erzählt.

Bize iyi bir fıkra anlattı.

Der Witz war nicht zum Lachen.

- Bu şaka/fıkra komik değildi.
- Fıkra komik değildi.

Tom hat nur einen Witz gemacht.

Tom sadece şaka yapıyordu.

Tom hat einen Witz darüber gemacht.

Tom onun hakkında bir espri yaptı.

Er hat den Witz nicht verstanden.

O şakayı anlayamadı.

Tom hat den Witz nicht verstanden.

Tom espriyi anlamadı.

Diesen Witz habe ich nicht verstanden.

Ben bu espriyi anlamadım.

- Tom hat Witz.
- Tom ist gewitzt.

Tom esprili.

Das soll wohl ein Witz sein.

Sanıyorum bu sadece bir şaka.

Er erzählte einen sehr lustigen Witz.

O bana çok komik bir fıkra anlattı.

Tom musste Maria den Witz erklären.

Tom şakayı Mary'ye açıklamak zorunda kaldı.

Ich habe seinen Witz nicht verstanden.

Ben onun şakasını anlamadım.

Niemand hat über Toms Witz gelacht.

Kimse Tom'un esprilerine gülmedi.

Tom erzählte Mary einen rassistischen Witz.

Tom Mary'ye bir ırkçı şaka yaptı.

Tom hat mir einen Witz erzählt.

Tom bana bir fıkra anlattı.

Tom erzählte einen sehr lustigen Witz.

Tom çok komik bir fıkra anlattı.

Kannst du uns einen Witz erzählen?

Bize bir fıkra anlatabilir misin?

Diesen Witz habe ich schon gehört.

Bu fıkrayı zaten duydum.

Ich habe über seinen Witz gelacht.

Onun şakasına güldüm.

- Den Witz höre ich zum ersten Mal.
- Den Witz habe ich ja noch nie gehört!

Bu şakayı daha önce hiç duymadım.

- Bitte sag mir, dass das ein Witz ist!
- Bitte sagt mir, dass das ein Witz ist!
- Bitte sagen Sie mir, dass das ein Witz ist!

Lütfen bana bunu bir şaka olduğunu söyle.

Das kann doch nur ein Witz sein!

Şaka yapıyor olmalısın!

Toms Witz wurde mit eisigem Schweigen quittiert.

Tom'un fıkrası soğuk bir sessizlikle karşılandı.

Die ganze Klasse lachte über seinen Witz.

Bütün sınıf onun şakasına güldü.

Sie hat meine Worte als Witz aufgefasst.

- O benim sözlerimi bir şaka olarak kabul etti.
- Sözlerimi şakaya aldı.

Tom lachte bei jedem Witz von Mary.

Tom Mary'nin bütün espirilerine güldü.

- Tom meinte es als Witz, aber niemand lachte.
- Tom hielt es für einen Witz, aber niemand lachte.

- Tom bunu şaka olsun diye yapmıştı, ama kimse gülmedi.
- Tom bunu şaka olarak söylemişti, ama hiç kimse gülmedi.

- Das ist kein Witz.
- Das ist kein Scherz!

Bu bir şaka değil.

Wir mussten über den Witz des Lehrers lachen.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

- Das ist kein Witz.
- Das ist kein Scherz.

Bu şaka değil.

- War es ein Scherz?
- War das ein Witz?

Şaka mıydı?

Ist Esperanto ein Witz oder eine ernstzunehmende Option?

Esperanto bir şaka mı yoksa ciddi bir seçenek mi?

Dieser Witz hat nichts mit dir zu tun.

Bu şakanın seninle bir alakası yok.

Bitte sag mir, dass das ein Witz war.

Bana bunun bir şaka olduğunu söyle!

Habe ich dir diesen Witz schon mal erzählt?

Daha önce bu fıkrayı size anlattım mı?

- Das ist ein Witz.
- Das ist ein Scherz.

Bu bir şaka.

Tom hat mir heute einen guten Witz erzählt.

Tom bu sabah bana iyi bir fıkra anlattı.

- Ich habe diesen Witz schon lange nicht mehr gehört.
- Den Witz habe ich schon seit Ewigkeiten nicht mehr gehört.

Uzun zamandır o espriyi duymadım.

Herr Smith beginnt seine Vorträge immer mit einem Witz.

Bay Smith her zaman derslerine bir şaka ile başlar.

Seien wir ehrlich! Das war ein Witz über mich.

Hadi dürüst olalım. O şaka benim hakkımdaydı.

Am Ende sagt er immer: „War nur ein Witz!“

O, her zaman en sonda "Bu bir şakaydı!" der.