Translation of "Sonnenschein" in Turkish

Du bist mein Sonnenschein, mein einziger Sonnenschein!

Sen benim güneş ışığımsın, benim tek güneş ışığımsın!

- Auf Regen folgt Sonnenschein.
- Am Rande jeder Wolke schimmert Sonnenschein.

- Her işte bir hayır vardır.
- Her gecenin bir sabahı vardır.
- Gün gelir, devran döner.

Du bist mein Sonnenschein.

Sen benim güneş ışığımsın.

Guten Morgen, mein Sonnenschein.

Günaydın benim güneş ışığım.

Nach dem Regen kommt Sonnenschein.

Her yokuşun bir inişi vardır.

Das Zimmer war von Sonnenschein durchflutet.

Odayı gün ışığı dolduruyordu.

Dieser Raum bekommt nicht viel Sonnenschein.

Bu oda fazla güneş ışığı almıyor.

Nach Regen folgt Sonnenschein. Hab Geduld!

Yağmurdan sonra güzel hava gelir. Sabret!

Frische Luft und den Sonnenschein im Gesicht.

Temiz hava ve yüze vuran güneş ışığı.

Ich hoffe auch auf Sonnenschein am Wochenende.

Hafta sonunda da güneş ışığı için umut ediyorum.

Kalt und trocken, herrlicher Sonnenschein, ein schönes Winterwetter!

Soğuk ve kuru, parlak güneş, ne güzel kış havası!

Zusätzlich zu Wasser ist Sonnenschein unabdingbar für pflanzliches Leben.

Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.

Das Spiel wird stattfinden, ob bei Regen oder Sonnenschein.

Ne olursa olsun, oyun oynanacak.

- Dieses Zimmer ist sehr sonnig.
- Dieses Zimmer bekommt viel Sonnenschein ab.

Bu oda bol güneş ışığı alır.

Die holde Maid saß auf dem Stein und kämmte sich im Sonnenschein das gold’ne Haar.

Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.