Translation of "Sechzehn" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Sechzehn" in a sentence and their turkish translations:

- Ich werde sechzehn im Mai.
- Im Mai werde ich sechzehn.

Mayısta on altı olacağım.

Ich bin sechzehn Jahre alt.

Ben on altı yaşındayım.

- „Wie alt bist du?“ „Sechzehn.“
- „Wie alt bist du?“ - „Ich bin sechzehn Jahre alt.“
- "Wie alt bist du?" - "Ich bin sechzehn."

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

- Ich werde im nächsten Monat sechzehn Jahre alt.
- Ich werde im nächsten Monat sechzehn.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

- „Wie alt bist du?“ „Sechzehn.“
- „Wie alt bist du?“ - „Ich bin sechzehn Jahre alt.“

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

Ich werde im September sechzehn sein.

Eylülde on altı olacağım.

- „Wie alt bist du?“ - „Ich bin sechzehn Jahre alt.“
- „Wie alt bist du?“ – „Ich bin sechzehn Jahre alt.“
- "Wie alt bist du?" - "Ich bin sechzehn."

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

Zwei ist die vierte Wurzel von sechzehn.

On altının dördüncü dereceden kökü ikidir.

Nächstes Jahr bin ich sechzehn Jahre alt.

Önümüzdeki yıl on altı yaşında olacağım.

Ich werde an meinem nächsten Geburtstag sechzehn.

Gelecek doğum gününde on altı olacağım.

Du solltest es mit sechzehn nun besser wissen.

Şimdi 16 yaşındasın, daha iyi bilmen gerekir.

Sie sagte, er würde nächsten Monat sechzehn werden.

Gelecek ay on altı olacağını söyledi.

Sie sagte, sie würde im nächsten Monat sechzehn.

O, gelecek ay on altı olacağını söyledi.

Ich wohne sechzehn Kilometer von der Stadt entfernt.

Kentten 10 mil uzakta yaşıyorum.

„Wie alt bist du?“ - „Ich bin sechzehn Jahre alt.“

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

Nur sechzehn Prozent der Lehrer dieser Schule sind weiblich.

Bu okulun öğretmenlerinden sadece yüzde 16'sı kadındır.

Ich bin auf diesem Foto sechzehn, und Tom ist zehn.

Bu fotoğrafta on altı yaşındaydım ve Tom on yaşındaydı.

Tom und Maria leben auf einem Bauernhof und haben sechzehn Kinder.

Tom ve Mary bir çiftlikte yaşıyor ve on altı çocukları var.

Zehn, elf, zwölf, dreizehn, vierzehn, fünfzehn, sechzehn, siebzehn, achtzehn, neunzehn, zwanzig.

On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.

Meine Eltern warfen mich, als ich sechzehn war, aus dem Haus.

Ben 16 yaşındayken annem ve babam beni evden attılar.

Tom sagte mir, dass er schon Fallschirm springt, seit er sechzehn war.

Tom bana on altı yaşından beri hava dalışı yaptığını söyledi.

- Die Besprechung endete um vier Uhr nachmittags.
- Das Besprechung endete um sechzehn Uhr.

Toplantı 16:00'da sona erdi.

Tom ist zwar erst sechzehn, sieht aber aus, als wäre er über zwanzig.

Tom sadece on altı yaşında olmasına rağmen yirminin üzerinde gibi görünüyor.

Und sechzehn Jahre lang einen Mitstreiter verloren, den ich als meinen besten Freund betrachtete. “

ve on altı yıl boyunca en iyi arkadaşım olarak gördüğüm bir silah arkadaşımı kaybettim . "

- An meinem nächsten Geburtstag werde ich 16.
- Ich werde an meinem nächsten Geburtstag sechzehn.

Gelecek doğum günümde on altı olacağım.