Examples of using "Lebens" in a sentence and their turkish translations:
Yaşam kaynağı.
hayatının dönüm noktası oldu
Çocuklar hayatlarımızın çiçekleridir.
Onlar hayatımın en hüzünlü saatleriydi.
Tom yaşamın anlamını anlamak istiyor.
insan hayatında muhtemelen başka hiçbir nesne
hayatın şiirini kaybederiz.
- Hayatın anlamı nedir?
- Yaşamın amacı nedir?
O hayatımın aşkıdır.
O benim hayatımın aşkıdır.
Mary hayatımın aşkı.
Su yaşamın temelidir.
Tom hayatımın aşkıdır.
O, onun hayatının aşkıydı.
O onun hayatının aşkıydı.
Bu, hayatın bir gerçeği.
O onun hayatının aşkıdır.
Hücreler yaşamın yapı taşlarıdır.
Sen benim hayatımın aşkısın.
Çeşitlilik hayatın lezzetidir.
Tom hayatımın aşkıydı.
Su tüm yaşamın kaynağıdır.
O benim hayatımın ışığıdır.
O benim hayatımın ışığıydı.
O onun hayatının aşkıdır.
Artık hayatımın bir parçasısın.
Bilim hayatın sorunlarının hepsini çözemez.
Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı.
Yaşamımın en mutlu zamanıydı.
Hayatımın en büyük hatasıydı.
Yaşamımın en iyi gecesiydi.
Hayatımın en kötü gecesiydi.
Yaşamımın en kötü günüydü.
- Hayatımın en güzel zamanlarını yaşadım.
- En güzel günlerimi yaşadım.
Bu, hayatımın en kötü günü.
Sen yaşamımın büyük aşkısın.
Bu yaşamımın en iyi günü.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
Hayatının en mutlu anı neydi?
Artık hayatımın bir parçası değilsin.
Bu hayatımın en iyi zamanıydı.
O yıllar, hayatımın en güzel yıllarıydı.
Bu benim hayatımdaki en zor görevdi.
Bugün hayatımın en kötü günüydü.
Bu hayatamın en mutlu günüdür.
Yaşamının en büyük hatasını yapıyorsun.
kalp, duygusal hayatlarımızın bir sembolü oldu.
kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.
Hayatının en büyük hatası olacak.
Kısa ömürlerinin son eylemi bu.
hayatımın en güzel günleriydi muhtemelen
O, yaşam için harap edilecek.
Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi.
Bilim tüm yaşam sorunlarını çözemez.
Yemek hayattaki büyük zevklerden biridir.
Bu, hayatın en büyük zevklerinden biridir.
Çocuklar hayatın gerçek öğretmenleridir.
Hayatımın en iyi tecrübelerinden biriydi.
Tom hayatının çoğunu Boston'da yaşadı.
- Bu, hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
- Bu, yaşamımın en iyi günlerinden biriydi.
O, hayatımdaki en büyük hatalardan biriydi.
O, gülmeyi ve hayattan zevk almayı severdi.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
Bu, hayatımın en kötü deneyimlerinden biriydi.
Tom hayatının geri kalanını Boston'da geçirdi.
Hayatının kahramanı ol, kurbanı değil.
Hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmeyi gerçekten istiyor musun?
Hayatımızın %95'inden fazlasını otomatik pilotta geçiririz.
Başkalarının hayatının arka planında duran kartonumsu figürleri değil.
Ay ile gelgitlerin hayatın ritmini belirlediği bir dünya.
Açık okyanustaki yaşam fırtınasına katılıyorlar.
bu yılda ise hayatının dönüm noktasını yaşadı
Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir.
Tom hayatının geri kalanını Tom'la geçirmek istiyor.
Yaşamın amacı mutlu olmaktır.
Tom hayatının yarısı boyunca hapiste.
Dün, şüphesiz, otuz yıllık hayatımın en kötü günüydü.
Doğum, yaşam macerası için başlama noktasıdır.
Sadece hayat sorunlarından kaçıyorsun.
Yaşamın anlamını hiç düşünüyor musun?
Bugün hayatınızın geri kalanının ilk günüdür.
Yemek hayatın en büyük zevklerinden biridir.
Yemek hayatın harika zevklerinden biridir.
Yaşamın kaynağı üzerine birçok teori vardır.
Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
Hayatımın geri kalanını seninle birlikte geçirmek istiyorum.
Hayatımın çoğunu burada geçirdim.
Daha doğrusu, hayatın anlamı sorunudur.
Sadece bir sanatçı hayatın anlamını yorumlayabilir.
Yaşamının geri kalanını onunla geçirmek istiyor musun?
Tom hayatının çoğunu Boston'da geçirdi.
Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?
Hayatının geri kalanını hapishanede geçirmek istiyor musun?