Examples of using "Ihres" in a sentence and their turkish translations:
Sana göre.
O sizin mi?
O onlarınki değil mi?
oğlunun doğumundan sonra
hayatının dönüm noktası oldu
O, bedeninden utanıyor.
O benimki, onunki değil.
Onun cazibesinin bir parçası.
Onun ölümü sırasında ne yapıyordun?
yanınızda taşımayı unutmayın
Savaş onları mutluluktan yoksun bıraktı.
Onun giysisinin basitliğini seviyorum.
O sizin mi?
Davranışı için onu eleştirdik.
O onun hayatının aşkıydı.
Bu senin.
Onunla parası için evlendi.
Mary dedesinin hikayelerini dinledi.
O onun hayatının aşkıdır.
Babasının rızası dışında evlendi.
sadece konuşmalarının yüzde 25'ini bilgi aktarmaya
Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.
şimdi mi geldi o çocuklarınızın mahremiyeti
Hani senin telefonunun şarj aleti bozuluyor
Hatasının farkında değildi.
O, kocasının şapkasını fırçaladı.
- Mary çocuk doğururken öldü.
- Mary doğum yaparken öldü.
- Mary doğum sırasında öldü.
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
Çok az insan isimlerinin anlamını biliyor.
Çalışanlar, önceki maaşlarının %80’inin ödemesini alıyorlar
Üniversite kurucusunun adını taşımaktadır.
Takım, kaptanlarının görüşünü paylaşıyor.
O, onun tavsiyesinin değerini anlayamadı.
O kendi başarısının bir kurbanı.
Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu.
Neden yaşı hakkında yalan söyledi?
Davranışı kibirinin göstergesidir.
Tom, Mary'nin Noel ağacını süslemesine yardımcı oldu.
Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu.
Pasaportunuzun bir kopyasını oluşturun ve aslını otelde bir kasada bırakın.
- Ziyaretinizin amacı nedir?
- Ziyaret amacınız nedir?
kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.
hâlâ sanat eğitimi programlarında bütçe kısıtlaması yaşıyor?
Kısa ömürlerinin son eylemi bu.
bu yarasalar ağırlığının %120'si kadar bir besin tüketir
ula kim izlesin senin çocuğunun görüntüsünü yahu?
Mary bebeğinin sevimli, yuvarlak yüzünü çok seviyor.
O, onun doğum gününü kutlamak için bir partiydi.
Gazete yeni editörünün bir profilini yayınladı.
Oğlunun sağlığı hakkında endişeli.
- Kocasının ölümünü hazmedemedi.
- Kocasının ölümünün üstesinden gelemedi.
- Kocasının ölümünü atlatamadı.
İnsanlara cinsiyetlerine göre farklı muamele yapmamalısın.
Onların büyük zenginliklerine rağmen, onlar mutlu değil.
Arabam Ford, sizinki gibi.
Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu.
Posta ile test sonuçlarını alacaksın.
Lütfen babanızın ölümüyle ilgili başsağlığımızı kabul edin.
Oğlunun ölümü onun kalbini kırdı.
- Onlar onlarınkini getirdi.
- Kendilerininkini getirdiler.
Bu şirket kendi başarısının kurbanıdır.
Susie bazen babasının ofisini ziyaret eder.
Bu şehir güzel parkı ile ünlüdür.
Zavallı yaşlı kadının parası çalındı.
Onlar, babalarının ölümünün yasını tuttular.
O, ölümü sırasında, acı çekiyor.
Mary Tom'dan elbisesinin fermuarını kapamasını rica etti.
Yanak keseleri, vücut ağırlığının yüzde onuna kadar taşır.
Hayatının yaklaşık yüzde 80'i boyunca yanındaydım.
Ben sadece onun yüzünün güzelliği tarafından büyülendim.
Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.
Mary oğlunun evlenme kararına karşı çıktı.
Bu onun.
Mary, kilosu nedeniyle okulda zorbalığa uğradı.
Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.
O, arkadaşının düğün kabulünde harika bir konuşma yaptı.
O, çocuğun yalanlar söyleme alışkanlığını düzeltmeye çalıştı.
İt ürür, kervan yürür.
Sınırlarını öğrenin, kalbinizin güncesine bir göz atın.
Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.
Beth kötü erkek kardeşinden dolayı karanlıktan korkuyor.
O onun, değil mi?
Anne hala çocuğunun ölümü üzerine yas tutuyor.
- Kocalar ve karılar yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.
- Eşler yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.
Tatilleri sırasında çalışmaları onlar için iyidir.
Onun kitabı 20 milyondan fazla sattı.
Parasının çoğunu elbiselere harcar.
Mary sınıfındaki en kendinden emin ve başarılı kızlardan biriydi.
- O benim, onun değil.
- O benimki, onunki değil.
Vatanseverler kendi milletinin haklarını savundu.
Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.
O her zaman kocasının düşük maaşından şikayet ediyor.
O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor.
Tom ve Mary her yıl gelirlerinin yarısını tasarruf eder.
O sık sık onun hayatının aşkı olduğunu söyledi.
O sosyal yaşantısını harcamada testi geçti.
Onun elbisesinin ve ayakkabısının renkleri birlikte iyi gidiyor.
Benim evim seninki gibidir.