Translation of "Löffel" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Löffel" in a sentence and their turkish translations:

Ich mag Löffel.

Kaşıkları severim.

Drei Löffel fehlen.

Üç kaşık eksik.

- Mein Löffel ist sehr groß!
- Mein Löffel ist zu groß!

Kaşığım çok büyük!

Masuo kann Löffel verbiegen.

Masuo kaşıkları eğebilir.

Gib mir den Löffel.

Bana kaşık verin.

Mein Löffel ist größer!

Benim kaşığım daha büyük!

Der Löffel ist schmutzig.

Kaşık kirli.

Es fehlt ein Löffel.

Bir kaşık eksik.

Das ist ein Löffel.

Bu bir kaşık.

Es gibt keine Löffel.

Hiç kaşık yok.

Mein Löffel ist zu groß!

Kaşığım çok büyük!

Ich hätte gerne einen Löffel.

Bir kaşığım olsun isterim.

Mein Löffel ist sehr groß!

Benim kaşığım çok büyük.

Warum haben Kaninchen lange Löffel?

Neden tavşanların uzun kulakları var?

Könnten wir einen Löffel haben?

Bir kaşık alabilir miyiz?

Wir brauchen noch einen Löffel.

- Bir kaşığa daha ihtiyacımız var.
- Bize bir kaşık daha lazım.

Dieser Löffel ist für Tee gedacht.

Bu kaşık çay için.

Dieser Löffel ist für Suppe gedacht.

Bu kaşık çorba içindir.

Kann mir jemand einen Löffel geben?

Birisi bana kaşık verebilir mi?

Ich würde gerne einen hölzernen Löffel kaufen.

Ben bir tahta kaşık almak istiyorum.

Das Baby kann noch keinen Löffel benutzen.

Bebek henüz bir kaşık kullanamaz.

Den Löffel rechts neben das Messer legen.

Kaşığı bıçağın sağına yerleştirin.

Der Löffel neben der Gabel ist schmutzig.

Çatalın yanındaki kaşık kirli.

Tom rührte die Suppe mit einem Löffel um.

Tom çorbayı bir kaşıkla karıştırdı.

Entschuldigen Sie! Könnte ich wohl einen Löffel bekommen?

Affedersiniz, bir kaşık alabilir miyim?

Donna wurde mit einem silbernen Löffel im Mund geboren.

Donna varlıklı bir ailede doğdu.

Tom wurde mit einem silbernen Löffel im Mund geboren.

Tom varlıklı bir ailede doğmuş.

Sie wurde mit einem silbernen Löffel im Mund geboren.

O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.

Tom legte den Löffel weg und nahm eine Gabel.

Tom kaşığını yere koydu ve bir çatal aldı.

Hast du einen Löffel, damit ich den Reis umrühren kann?

Pilavı karıştırabileceğim bir kaşığın var mı?

Wie viele Löffel Zucker tust du normalerweise in deinen Tee?

Genellikle çayına kaç kaşık şeker koyarsın?

Tom isst Reis mit dem Löffel; Maria hingegen nimmt lieber Stäbchen.

Tom pilav yemek için bir kaşık kullanır ancak Mary yemek çubukları kullanmayı tercih ediyor.