Examples of using "Läutete" in a sentence and their turkish translations:
Zil çaldı.
Tom zili çaldı.
Nihayet zil çaldı.
Telefon çaldı, ama kimse onu yanıtlamadı.
Kilise çanı saat üçte çalardı.
John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
Zil çaldığında TV izliyorduk.
Devrim yeni bir çağı işaret etti.
Zil çaldı ve tren hareket etti.
Ad bana bir çan çaldı.
Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.
Telefon çaldığında öğle yemeği yiyordum.
Öğrenciler zil çalar çalmaz hiddetle sınıftan ayrıldılar.
Zil çaldı ve tren hareket etmeye başladı.
Dün çalar saat çalmadı ve Kurt uyanmadı.
Öğretmen dersi bitirdikten hemen sonra zil çaldı.
- Zil çalmaya devam etti.
- Telefon çalmaya devam etti.
Telefon çaldığında henüz uykuya dalmıştım.