Translation of "Sprang" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Sprang" in a sentence and their turkish translations:

Er sprang auf.

O ayağa fırladı.

Tom sprang zurück.

Tom geriye atladı.

Tom sprang auf.

Tom ayağa fırladı.

Er sprang ins Wasser.

O suya atladı.

Tom sprang ins Wasser.

Tom suya daldı.

Tom sprang vom Pferd.

Tom atından atladı.

- Alle sprangen.
- Jeder sprang.

Herkes atladı.

Sie sprang vom Stuhl.

O, sandalyesinden atladı.

Tom sprang ins Schwimmbecken.

Tom havuza atladı.

Sie sprang ins Wasser.

Suyun içine daldı.

Er sprang ins Schwimmbecken.

O yüzme havuzuna atladı.

Tom sprang über Bord.

Tom gemiden denize atladı.

Tom sprang aufs Pferd.

Tom atının üzerine atladı.

Maria sprang ins Schwimmbecken.

Mary havuza atladı.

- Tom sprang in das kalte Wasser.
- Tom sprang ins kalte Wasser.

Tom soğuk suya atladı.

sprang, von der Brücke sprang und unter feindlichem Beschuss an Land watete.

, köprüden atladı ve düşman ateşi altında kıyıya doğru ilerledi

- Plötzlich sprang ein Hund mich an.
- Mich sprang plötzlich ein Hund an.

Bir köpek aniden bana atladı.

Der Ball sprang hoch hinauf.

Top yükseğe fırladı.

Sie sprang vor Freude auf.

O, sevinçten hopladı.

Er sprang in den Zug.

O, trene atladı.

Tom sprang aus dem Bett.

Tom yataktan fırladı.

Der Junge sprang ins Wasser.

Çocuk suya atladı.

Der Motor sprang wieder an.

Motor tekrar başladı.

Tom sprang auf seine Füße.

Tom ayağa fırladı.

Tom sprang über die Hecke.

Tom çit üzerinden atladı.

Tom sprang aus dem Hubschrauber.

Tom helikopterden dışarıya atladı.

Tom sprang aus dem Fenster.

Tom kendini pencereden attı.

Tom sprang aus dem Flugzeug.

Tom uçaktan atladı.

Tom sprang aus dem Schlafzimmerfenster.

Tom yatak odası penceresinden dışarı atladı.

Tom sprang angezogen ins Wasser.

Tom giysileri ile suya atladı.

Er sprang über die Pfütze.

O, su birikintisi üzerinden atladı.

Tom sprang in den See.

Tom göle atladı.

Tom sprang über die Schlammpfütze.

Tom çamur birikintisinin üzerinden atladı.

Tom sprang über die Mauer.

Tom duvarın üzerinden atladı.

Ich sprang auf und ab.

Ben hoplayıp zıpladım.

Die Katze sprang den Vogel an.

Kedi kuşa sıçrayarak atladı.

Der Hund sprang über einen Stuhl.

Köpek bir sandalyenin üzerinden atladı.

Der Hund sprang über den Zaun.

Köpek çitin üzerinden atladı.

Tom sprang plötzlich vom Thema ab.

Tom konuyu saptırdı.

Er sprang über den flachen Graben.

Sığ hendek üzerinden atladı.

Sein Pferd sprang über den Zaun.

Onun atı çitin üzerinden atladı.

Als er das hörte, sprang er.

O bunu duyduğunda sıçradı.

Tom sprang über den großen Graben.

Tom büyük bir hendeği atladı.

Todesmutig sprang er aus dem Flugzeug.

O cesur bir şekilde uçaktan atladı.

Maria sprang von ihrem Platze auf.

Mary koltuğundan fırladı.

Tom sprang von seinem Platze auf.

Tom koltuğundan atladı.

Der Hase sprang über den Hund.

Tavşan köpeğin üstünden atladı.

Tom sprang auf und umarmte Maria.

Tom atladı ve Mary'ye sarıldı.

Der Ball sprang hoch in die Luft.

Top havada yüksek sıçradı.

John sprang auf, als die Klingel läutete.

John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.

Der Cowboy sprang schnell aus dem Fenster.

Kovboy hızla pencereden dışarı atladı.

Das Kind sprang auf dem Bett herum.

Çocuk yatağın üzerinde zıpladı.

Tom sprang auf sein Pferd und ritt davon.

Tom atına atladı ve yola çıktı.

Wegen der Kälte sprang mein Wagen nicht an.

Arabam soğuktan çalışmadı.

Der Hund sprang hoch und fing den Ball.

Köpek sıçradı ve topu yakaladı.

Der Läufer sprang über das Loch im Boden.

Koşucu yerin içindeki deliğin üzerinden zıpladı.

Tom sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.

Tom giysilerini çıkarmadan suya atladı.

Er sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.

O giysilerini çıkarmadan suya atladı.

Sobald er die Neuigkeiten gehört hatte, sprang er auf.

O, haberleri duyduğu anda ayağa fırladı.

Ich zählte bis drei und sprang dann ins Wasser.

Üçe kadar saydım ve sonra suya daldım.

Der Hund sprang über den Zaun in den Garten.

Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı.

Tom beging Selbstmord, indem er von einer Brücke sprang.

Tom bir köprüden atlayarak intihar etti.

Maria sprang, ohne zu zögern, in das eiskalte Wasser.

- Mary çekinmeden buzlu suya atladı.
- Mary tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- Mary duraksamadan buz gibi suya atladı.

Er hörte ein verdächtiges Geräusch und sprang aus dem Bett.

Garip bir ses duydu ve yataktan fırladı.

Eine Katze sprang auf den Stuhl und blieb bewegungslos liegen.

Bir kedi sandalyeye atladı ve hareketsiz yatıyor.

Kaum hatte ich die Schachtel geöffnet, sprang ein Frosch heraus.

Kutuyu açar açmaz bir kurbağa dışarı zıpladı.

- Mein Auto wollte nicht anspringen.
- Mein Auto sprang nicht an.

Arabam çalışmadı.

Thomas sprang auf, als ob sein Freund ein Gespenst wäre.

Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.

Der kleine Junge fürchtete sich und sprang vom Stuhl herab.

Küçük çocuk korkmuş ve sandalyeden fırlamıştı.

Der schnelle, braune Fuchs sprang nicht über den faulen Hund.

Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.

Als eine Kanonenkugel über den Boden sprang und beide Beine zertrümmerte.

ve bir gülle yerde zıpladı ve her iki bacağını da ezdi.

- Er sprang über einen Graben.
- Er ist über einen Graben gesprungen.

O hendekten atladı.

- Er sprang über die Hecke.
- Er ist über die Hecke gesprungen.

O, çitin üzerinden atladı.

Er brachte sich um, indem er aus einem hochgelegenen Fenster sprang.

Yüksek bir pencereden atlayarak intihar etti.

Ich sah, wie der Junge über den Zaun sprang und weglief.

Çocuğun çitin üzerinden atladığını ve kaçtığını gördüm.

Der Seeräuber sprang mit dem Schwert in der Hand an Deck.

Korsan, elindeki kılıç, güverte üzerine atladı.

Nachdem er die Nachrichten gehört hatte, sprang er von seinem Stuhl auf.

Haberleri duymasıyla sandalyesinden zıpladı.

Ein Hund sprang auf den Sessel und blieb während fünf Minuten bewegungslos sitzen.

Köpek sandalyenin üzerine çıktı ve hareket etmeden beş dakika durdu.

- Ein Fisch sprang aus dem Wasser.
- Ein Fisch ist aus dem Wasser gesprungen.

Bir balık suyun dışına fırladı.

- Das Pferd sprang über den Zaun.
- Das Pferd ist über den Zaun gesprungen.

At çitin üzerinden atladı.

Er öffnete die Augen, sah sich um und sprang dann aus dem Bett.

O, gözlerini açtı, ona baktı ve sonra yataktan dışarı atladı.

Kaum dass der Affe ihn sah, sprang er ihm auch schon auf die Schulter.

Maymun onu görür görmez onun omuzlarına sıçradı.

- Er sprang von einem Thema zum nächsten.
- Er hüpfte von einem Leichnam zum nächsten.

Bir konudan diğerine atladı.

Tom stellte seine Taschen in den Kofferraum, sprang in den Wagen und fuhr los.

- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve uzaklaştı.

- Tom verletzte sich bei einem Sprunge aus dem Fenster.
- Tom verletzte sich, als er aus dem Fenster sprang.

Tom pencereden dışarı atlarken kendini yaraladı.

Binnen zehn Minuten sprang Tom aus dem Bett, zog sich etwas an, frühstückte und war aus dem Haus.

Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

- Er ist nicht hoch genug gesprungen um einen Preis zu gewinnen.
- Er sprang nicht hoch genug, um einen Preis zu gewinnen.

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.