Translation of "Drink" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Drink" in a sentence and their turkish translations:

Ich will keinen Drink.

Bir içki istemem.

Mach Tom einen Drink.

Tom'a bir içki karıştırın.

Wie wär's mit einem Drink?

Bir içkiye ne dersin?

Ich brauche wirklich einen Drink.

Bir içkiye gerçekten ihtiyacım var.

Tom mischte sich einen Drink.

Tom kendine bir içki karıştırdı.

Hier ist dein Drink, Tom.

İşte içkin, Tom.

Tom hat seinen Drink verschüttet.

Tom içkisini döktü.

- Lass mich dir einen Drink ausgeben.
- Ich lade dich auf einen Drink ein.

Size bir içki ısmarlamama izin verin.

Willst du einen Drink oder nicht?

Bir içki ister misin yoksa istemez misin?

Tom hat Maria auf einen Drink ausgeführt.

Tom bir şey içmek için Mary'yi dışarı çıkardı.

Planen Sie, uns für einen Drink danach zu treffen?

Daha sonra bir şey içmek için bize katılmayı planlıyor musunuz?

Tom stand auf, um Mary noch einen Drink zu holen.

Tom Mary'ye başka bir içki almak için gitti.

Tom lockerte seine Krawatte und schenkte sich einen Drink ein.

Tom kravatını gevşetti ve kendine bir içki doldurdu.

- Tom kaufte mir einen Drink.
- Tom kaufte mir ein Getränk.

Tom bana bir içki aldı.

- Das war dein drittes Glas.
- Das war dein dritter Drink.

O senin üçüncü içkindi.

Ich habe mich mit Tom nach Feierabend auf einen Drink verabredet.

İşten sonra Tom'la bir içki içmeyi kabul ettim.

Tom öffnete den Kühlschrank und nahm sich etwas Eis für seinen Drink heraus.

Tom buzdolabını açtı ve içkisi için biraz buz aldı.

- Der Mann wollte etwas Alkoholisches trinken.
- Der Mann wollte einen Drink.
- Der Mann wollte ein Getränk.

Adam bir içki içmek istedi.

- „Möchtest du einen Drink?‟ - „Ich habe schon einen.‟
- „Hätten Sie gerne ein Getränk?‟ - „Ich habe schon eins.‟

"Bir içki ister miydin?" "Bir tane aldım bile."

- Hilf mir, dann spendiere ich dir nachher einen Drink.
- Hilf mir! Dann gebe ich dir später einen aus.

Bana yardım et. Bunu yaparsan, daha sonra sana içki ısmarlarım.

Tom rief Mary an und bat sie, sich mit ihm zu einem Drink in der Bar gegenüber seinem Büro zu treffen.

Tom Mary'yi aradı ve ofisinin karşısındaki barda bir içki için onunla buluşmasını rica etti.