Examples of using "Bemerkt" in a sentence and their turkish translations:
Bu gözlemi yapıyor:
Tom onu fark etti.
Bunu ne zaman fark ettin?
Tom fark etti.
Tom fark etti mi?
Onu fark ettim.
Fark ettim.
Kimseyi fark etmedim.
O onu fark etti.
Mary onu fark etti.
Onun yeni elbisesini fark ettin mi?
Seni fark etmemişim bile.
Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
Ben de bunu fark ettim.
Başka biri bunu fark etti mi?
Hiç fark etmedim.
Onu hiç fark etmedim.
Tom beni fark etmedi.
Tom'u fark etmemişim.
Ben sadece onu az önce fark ettim.
Özür dilerim. Fark etmedim.
Tom Mary'nin gittiğini fark etmedi.
Tom fark etmemişti bile.
Tom'u fark etmemişim bile.
Tom'un geldiğini görmedim.
- Ben senin fark etmenden memnunum.
- Farketmene sevindim.
Gerçeği söylemek gerekirse onu fark etmedim
daha hasta olduğunuzu hissetmeden önce bile.
Tom fark etmiş gibi görünmüyor.
Kimse fark etmedi bile.
bilgisayarlar bizim evimize girdi. Yahu fark eder mi
fark ettiniz mi direnci yüksekti hani
Tom'un gittiğini fark etmedim.
Tom'un ne kadar zengin olduğunu fark etmedim.
Ben hiçbir şey fark etmedim.
Uyanık olduğunu fark etmedim.
Keşke daha önce fark etseydim.
Daha önce idrarınızdaki kanı fark ettiniz mi?
Onun sana bakma tarzını gördün mü?
O sana bakıp duruyordu. Fark etmedin mi?
O sana bakmaya devam etti. Fark etmedin mi?
Tom'un sana baktığını fark etmedin mi?
Hatamı anca o zaman anlayabildim.
Tom'un farkı fark edip etmediğini merak ediyorum.
Tom Mary'nin zaten eve gittiğinin farkında değildi.
Fark eden tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.
Fark edilmeden onun arkasından geçtim.
Beni fark etmemiş gibi davranıyordu.
Tom beni fark etmemiş gibi davranıyordu.
Cüzdanı ne zaman kaybettin.
Dün gece evde olmadığını fark ettim.
"Tom biraz kilo alıyor." "Evet, bunu fark ettim."
O beni fark etmedi.
Onu ben de fark ettim.
Tom'un Mary'nin gittiğini fark etmediğine şaşırdım.
Sıradışı bir şey fark ettin mi?
- O bana haber vermedi.
- O beni fark etmedi.
O, şüpheli bir şey fark etti mi?
Onun odadan ayrıldığını fark etmedim.
En sonunda hatasını anladı.
Herhangi birinin bizim ne yaptığımızı fark ettiğini sanmıyorum.
Kimsenin ne yaptığını fark ettiğini sanmıyorum.
- Şemsiyenin yanında olmadığını fark ettiğinde neredeydin?
- Şemsiyenizin yanınızda olmadığını fark ettiğinizde neredeydiniz?
Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi fark etmişti.
'Problem' kelimesinin 'şiir' kelimesini içerdiğini fark ettiniz mi?
Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.
bu kadar yalan ile içli dişlı olan insan ise toplumda fark ediliyor zaten
Eve varıncaya kadar cüzdanımın yokluğunu hissetmedim.
Annesi bir bit yeniği sezmiş olmalı.
Mary saç rengini değiştirdi ve Tom bile fark etmedi.
Hiç kimsenin o hatayı fark etmemesi ilginçtir.
Ben bunu fark etmedim.
Fark etmedik.
Tom bunu fark etmedi.
Bu çok sinsi bir hastalık. Çok geç olana kadar onu fark etmezsiniz.
Farkında mısın yoksa değil misin, bilmiyorum; ama Tom son zamanlarda işe vaktinde gelmiyor.
Şüpheli bir şey fark ettin mi?
Bunu fark etmedin mi?
Tom'un burada bundan hoşlanmadığını ne zaman anladın?
Sende üç şeyi fark eden insana güven: gülümsemenin ardında sakladığın acıyı, öfkenin ardındaki sevgiyi, suskunluğunun ardındaki sebebi.
Arkadaşım benim ödevimi kopyaladı ve öğretmen bulup çıkardı.
Fil ve zürafanın ortak ataları olmasaydı biri onların boyunlarında tam eşit sayıdaki omurgaya sahip olduklarını muhtemelen nasıl fark edebilirdi?
Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.