Translation of "Anruf" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Anruf" in a sentence and their turkish translations:

- Danke für den Anruf.
- Danke für Ihren Anruf.

Aradığınız için teşekkürler.

Danke für Ihren Anruf.

Aradığınız için teşekkürler.

Der Anruf ist gebührenfrei.

Arama ücretsizdir.

Dein Anruf überraschte mich.

Çağrını aldığıma şaşırmıştım.

Tom bekam einen Anruf.

Tom bir çağrı aldı.

Link zu diesem Anruf oder

bu görüşmenin linkini veya

Sollte ich den Anruf abbrechen?

Çağrıyı iptal etmeme gerek var mı?

Ich muss einen Anruf tätigen.

- Telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Bir telefon araması yapmam gerekiyor.

Ich werde einen Anruf tätigen.

Bir telefon görüşmesi yapacağım.

Ich warte auf einen Anruf.

Bir telefon görüşmesi bekliyorum.

Ich warte auf seinen Anruf.

Onun telefon aramasını bekliyorum.

Tom, du hast einen Anruf!

Tom, bir çağrın var!

Danke für den Anruf, Tom!

Aradığın için teşekkürler, Tom.

Sag mir per Anruf Bescheid.

Telefonla bana bildirin.

Tom nahm den Anruf an.

Tom telefonu yanıtladı.

Ein Anruf kann nicht schaden.

Telefon etmekten zarar gelmez.

Tom, ein Anruf für dich.

Tom, senin için bir çağrı var.

Tom bekam einen Anruf vom Krankenhaus.

Tom hastaneden bir telefon çağrısı aldı.

Tom erhielt einen Anruf von Mary.

Tom, Mary'den bir çağrı aldı.

Herr Yamada, ein Anruf für Sie.

Bay Yamada, sizin için bir çağrı var.

Tom bekam einen Anruf von Maria.

Tom Mary'den bir çağrı aldı.

Wir haben auf deinen Anruf gewartet.

- Telefonunu bekledik.
- Telefonunuzu bekledik.

Was ist der Grund für Ihren Anruf?

- Sana beni aratan neden nedir?
- Bana telefon etme sebebin ne?

Ich warte auf einen sehr wichtigen Anruf.

Çok önemli bir çağrı bekliyorum.

Ein Anruf für dich. Es ist Tom.

Senin için bir çağrı var. Bu Tom.

Einen Augenblick! Dieser Anruf könnte wichtig sein.

Bir saniye. Bu çağrı önemli olabilir.

Ich muss noch einen weiteren Anruf tätigen.

Başka bir arama yapmalıyım.

Ich warte auf einen Anruf von Tom.

Tom'dan telefon bekliyorum.

Du hattest einen Anruf von Herrn Takakura.

Bay Takakura'dan bir çağrınız vardı.

Sami erhielt einen Anruf von der Polizei.

Sami polislerden bir telefon çağrısı aldı.

Ich möchte gerne einen Anruf nach Japan tätigen.

Japonya'ya bir çağrı yapmak istiyorum.

Ich bekam heute einen Anruf von der Schule.

Bugün okuldan arandım.

Ich habe heute einen Anruf von Tom bekommen.

Bugün Tom'dan bir çağrı aldım.

- Er erwartet einen Telefonanruf.
- Er erwartet einen Anruf.

O bir telefon görüşmesi bekliyor.

Tom sagte, er müsse einen wichtigen Anruf tätigen.

Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.

- Tom hat heute früh morgens einen Anruf von Maria bekommen.
- Tom bekam heute am frühen Morgen einen Anruf von Maria.

Tom bu sabahın erken saatlerinde Mary'den bir telefon çağrısı aldı.

- Kann jemand diesen Anruf annehmen?
- Kann mal jemand rangehen?

Birisi telefona cevap verebilir mi?

Sie beginnen eine Lektion. Jeder Anruf hat auch eine Nummer

başlatıyorsunuz bir tane ders. Her görüşmenin de bir numarası var

Kaum hatte ich das Telefon aufgelegt, kam ein anderer Anruf.

Telefonu kapar kapamaz bir çağrı daha geldi.

Das Telefon klingelt. Wenn du willst, nehme ich den Anruf entgegen.

Telefon çalıyor. İstersen, yanıtlayacağım.

Tom war im Begriff, den wichtigsten Anruf seines Lebens zu tätigen.

Tom yaşamının en önemli telefon görüşmesini yapmak üzereydi.

Verzeihen Sie die Störung, aber da ist ein Anruf für Sie.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizin için bir telefon çağrısı var.

- Tom wartet auf Marys Anruf.
- Tom wartet darauf, dass Mary anruft.

Tom, Mary'nin aramasını bekliyor.

Letzte Nacht blieb ich zu Hause, um deinen Anruf empfangen zu können.

Çağrını alabilmek için dün gece evde kaldım.

Als ich gerade das Haus verlassen wollte, erhielt ich einen Anruf von ihr.

Evimden ayrılmak üzereyken ondan bir telefon çağrısı aldım.

- Da ist jemand am Telefon für dich.
- Telefon für dich.
- Ein Anruf für dich.
- Es ist ein Anruf für dich.
- Du wirst am Telefon verlangt.
- Sie werden am Telefon verlangt.

Sizin için telefon.

- Danke, dass Sie angerufen haben.
- Danke, dass du angerufen hast.
- Danke für den Anruf.

Aradığınız için teşekkür ederim.

Ich bitte um Entschuldigung, dass ich Sie zu dieser Stunde mit einem Anruf belästige.

Bu saatte arayıp rahatsız ettiğim için özür dilerim.

- Tom ging nicht ans Telefon.
- Tom nahm den Anruf nicht entgegen.
- Tom nahm nicht ab.

Tom telefona cevap vermedi.

- Ich ging ans Telefon.
- Ich nahm ab.
- Ich ging ran.
- Ich nahm den Anruf entgegen.

Telefona cevap verdim.

- Bekommt man eine Außenverbindung mit diesem Apparat?
- Kann man mit diesem Apparat einen externen Anruf tätigen?

Bu telefonla dış arama yapabilir miyim?

- Tom muss ein dringendes Telefongespräch tätigen.
- Tom muss einen dringenden Anruf tätigen.
- Tom muss ein dringendes Telefonat führen.

Tom'un acil bir telefon görüşmesi yapması gerekiyor.