Translation of "Personnalité" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Personnalité" in a sentence and their turkish translations:

- J'aime votre personnalité.
- J'aime ta personnalité.

Kişiliğini beğeniyorum.

Mon travail, ma personnalité,

Sıkı çalışmam, kişiliğim,

C'est une personnalité mondaine.

- O, sosyetenin renkli bir siması.
- O bir sosyete.

Tom a une personnalité dynamique.

Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.

Elle a une forte personnalité.

Onun güçlü bir kişiliği vardır.

Il a une double personnalité.

O bir çift kişiliğe sahiptir.

Marie a une forte personnalité.

Mary güçlü bir kişiliğe sahiptir.

Il a une personnalité intrigante.

Onun ilgi çekici bir kişiliği var.

Elle a une merveilleuse personnalité.

Onun harika bir kişiliği var.

Elle a une personnalité soumise.

İtaakatkâr bir kişiliği var.

Elle a une personnalité dominante.

Onun baskın bir kişiliği var.

J'aime la personnalité de Tom.

Tom'un kişiliğini seviyorum.

Il a une personnalité passive.

- O pasif bir karaktere sahip.
- Onun edilgen bir karakteri var.

Ton nom affecte ta personnalité.

Adın karakterini etkiliyor.

Elle a une très forte personnalité.

Çok güçlü bir kişiliği vardır.

Il est doté d'une forte personnalité.

- Onun güçlü bir kişiliği vardır.
- O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.

Sa personnalité a changé après l'accident.

Kazadan sonra kişiliği değişti.

Cette femme a une forte personnalité.

- O kadın, güçlü bir kişiliğe sahiptir.
- O kadının güçlü bir kişiliği var.

On diffère par notre personnalité, notre culture,

Kişilik, kültür hatta anlık duygu durumuna göre

J'ai acheté un sauf-conduit pour personnalité.

Bir VIP geçişi aldım.

Elle a un sauf-conduit pour personnalité.

Onun bir VIP geçişi var.

D'une certaine manière, ils me révélaient sa personnalité

Bir şekilde karakterini tam anlamıyla ifade ediyor gibiydiler

C'est une femme qui a une forte personnalité.

O, güçlü kişilikli bir kadın.

C'est une personnalité bien connue de la télévision.

O tanınmış bir televizyon karakteridir.

Il a acheté un sauf-conduit pour personnalité.

O bir VIP geçişi aldı.

Mon père souffre d'un trouble de la personnalité.

Babamın bir kişilik bozukluğu var.

Ou par le dernier tweet d'une personnalité en vue.

son attığı tweetleri takip etmek çok kolay.

La Société historique turque a acquis une personnalité juridique distincte

Türk Tarih Kurumu ayrı tüzel bir kamu kişiliğe bürünmüştür

Le caractère repose sur la personnalité, pas sur les talents.

Karakter yeteneğe değil kişiliğe bağlıdır.

Ils font juste tous partie du riche tissu de notre personnalité,

bir birey olarak oluşturduğumuz zengin resmin sadece parçalarıdır

Hystérique, trouble de la personnalité et bien d'autres peuvent être illustrés

histerik, kişilik bozukluğu ve daha bir sürü örneklendirilebilir

Marie ressemble à sa mère mais elle a une personnalité différente.

Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.

Où on arrête de penser au développement de la personnalité de l'enfant

ilişki merkezli sınıflar yaratarak

Il y a beaucoup de choses que tu ne sais pas sur ma personnalité.

Kişiliğimle ilgili bilmediğin çok şey var.

- Sa sœur est une célébrité populaire de la télévision.
- Sa sœur est une personnalité populaire du petit-écran.

Onun küçük kız kardeşi tanınmış bir televizyon yıldızıdır.

Une personnalité mondaine est quelqu'un qui est bien connu de la haute société à la mode et raffole de ses activités et ses fêtes.

Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.