Examples of using "Mesure" in a sentence and their turkish translations:
Aşkın ölçüsü ölçüsüz sevmektir.
O bir tam ölçüm.
O beş fit boyunda.
Twelfth Night, Richard III
Hepsi sipariş üzerine yapıldı.
Ben 1.90 boyundayım.
Yaklaşık 180 santimetre boyundayım.
Ölçüm tam olmalıdır.
Onu bulabilecek miyim?
duygu-ölçer ölçeklerle duygularını değerlendirdiler.
İki gözü de mesafeyi ayrı ayrı ölçümlüyor.
3 cm boyunda olduğunu!
Yardım edebilirim.
Ona yardım edebildim.
Ölçüde doğruluk gereklidir.
Dik açı doksan derecedir.
Ve belki, belli noktaya kadar
Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde
Süt kaç derecede kaynar ?
Bir ölçüde Japonca konuşur.
Tom ona yardım edebilir.
- Mont Blanc Dağı'nın yüksekliği 4807 metreye ulaşmaktadır.
- Mont Blanc'ın yüksekliği 4807 metreye ulaşmaktadır.
Ben inancını takdir ediyorum.
Ben katılamayacağım.
- Üç kere düşün bir kere söyle.
- Üç kere ölç, bir kere kes.
Eyfel kulesi ne kadar yüksekliktedir?
Sıcaklık bir termometreyle ölçülür.
- Keşke yardım edebilsem.
- Sadece yardım edebilmeyi diliyorum.
Gücümün yettiğince sana yardım edeceğim.
Tom bunu onarabilir.
Saat kaçta orada olabileceksin?
Onlar söyleyemeyecek.
Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.
Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?
Futbol oynayabileceksin.
O, bu işi gerçekleştirebilecek durumda değil.
Tom bugün bir sürü şeyi başarıyla tamamladı.
Biz yukarıya giderken hava incelir.
Yarın gelebilir.
Birkaç gün içinde yürüyebilmelisin.
Oraya gidebilirsin.
Sadece üç santimseniz epey uzun bir mesafe.
Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...
Kolu yavaşça büyüdükçe, öz güvenini de geri kazandı.
Bir yere kadar seninle aynı fikirdeyim.
Gerçekten bunu yapabileceğini düşünüyor musun?
Onlar bizi görebiliyor mu?
Onlar beni görebiliyor mu?
O, telefonla onunla bağlantı kuramadı.
beyin etkinliklerini ölçmek için araç ve labarotuvarlara
Güvenlik için bir ip daha bağlayacağım. Tamam.
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
O, beklentimi karşılamadı.
Kirayı ödeyemiyorum.
Dünya ekonomik olarak zenginleştikçe çevresel olarak daha fakir hale geliyor.
Yorumunu büyük ölçüde kabul ediyorum.
Yakında daha iyi tenis oynayabileceksin.
Güneş doğduğunda, yıldızlar kayboldu.
Büyüdükçe Tom gittikçe daha yakışıklı oldu.
Daha hızlı gidebilir misin?
Söz dağarcığını oluşturduktan sonra cümlelere geçtim.
ama bir kısmı iyi bir hayat sürer.
Avrupada biliyosunuz öyle bir güvenlik önlemi varki
Tedbirden vazgeçmeden, korkmadan ama hafife de almadan
Bir ya da iki gün içinde bitirebileceğim.
Bir ya da iki gün içinde onu bitirebileceğim.
- Biz bunu göze alamayabiliriz.
- Buna paramız yetmeyebilir.
Nehri karşıdan karşıya yüzebilirim.
O onu yapabilir mi?
O bunu yapabilir mi?
Bizi görebiliyor mu?
O bizi görebiliyor mu?
O beni görebiliyor mu?
Beni görebiliyor mu?
Bunu teyit edebilirim.
Biz de inek ve koyun yetiştirebileceğiz.
Erkek kardeşinin boyu ne kadar?
Bu partiye gelebileceğini umuyorum.
Ben nehri karşıdan karşıya yüzebildim.
Pazartesi günü sana yardım edebilip edemeyeceğimi bilmiyorum.
Yarın maalesef sana yardım edemeyeceğiz.
Onun doğum günü partisine gidemedim.
Fetüsün hareketini ne zamandır hissedebiliyorsunuz?
- Yapmak istediklerini halledebildin mi?
- Yapmak istediğin her şeyi yapabildin mi?
Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.
şöyle ki; örneğin tsunami de dalga boyu 20 metreyken
Koşabildiğim kadar hızlı koşarak, arkadaşımla arayı kapatabildim.
Onunla kısmen aynı fikirdeyim ama tamamen değil.
Bir kez daha, kıl payı ölümden kurtuldum.
Kuraklık sırasında, çiftçiler kıt kanaat zorlukla geçinebiliyorlar.
İsteğini kabul edemediğimiz için üzgünüz.
Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.
O bir şekilde nehri yüzerek geçebildi.
Yarınki toplantıya katılabilip katılamayacağımı bilmiyorum.