Translation of "Crève" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Crève" in a sentence and their turkish translations:

Crève !

Öl!

Je crève de froid.

Eski günlerde, ayar resmi geceleri TV'de tek şeydi.

J'inaugure l'année avec la crève.

Yıla çok hasta başlıyorum.

Je crève d'envie d'une boisson fraîche.

Soğuk bir içecek için ölüyorum.

- Crève lentement !
- Mourrez lentement !
- Meurs lentement !

Yavaş yavaş öl!

- Je crève de faim !
- J'ai la fringale.

Açlıktan ölüyorum.

- Je meurs de faim !
- Je crève de faim.

- Açlıktan ölüyorum!
- Ben açlıktan ölüyorum.

- Je meurs de faim !
- Je crève la dalle !

- Açlıktan ölüyorum.
- Ben açlıktan ölüyorum.

- Mondialise-toi ou crève.
- Mondialisez-vous ou crevez.

Küreselleş veya öl.

- Ne crève pas ma bulle !
- Ne crevez pas ma bulle !

Benim kabarcığımı patlatmayın.

Jane mit une semaine avant que sa crève ne passe.

Jane soğuk algınlığını atlatmadan bir hafta önceydi.

- Je t'en prie, ne meurs pas !
- Je t'en prie, crève pas !

- Lütfen ölme!
- Ne olur ölme!

- J'ai très envie de la revoir.
- Je crève d'envie de la revoir.

Onu tekrar görmeye ölüyorum.

- Je ne sais pas pour toi mais, moi, je crève de faim.
- Je ne sais pas en ce qui te concerne mais, moi, je crève de faim.

Senin hakkında bilmiyorum ama ben açlıktan ölüyorum.

- J'ai très faim.
- J'ai la dalle.
- J'ai les crocs.
- Je crève la dalle.

- Çok açım.
- Ben çok açım.
- Karnım çok aç.
- Çok acıkmışım.

- J'ai une faim de loup.
- J'ai très faim.
- J'ai la dalle.
- J'ai les crocs.
- Je suis affamée !
- Je crève la dalle.

- Çok açım.
- Açlıktan ölüyorum.
- Ben çok açım.
- At gibi açım.
- Çok acıktım.
- Karnım çok aç.
- Çok acıkmışım.