Translation of "Clavier" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Clavier" in a sentence and their turkish translations:

Ce clavier est parfait.

- Bu org mükemmel.
- Bu klavye kusursuz.

Mon chat aime mon clavier.

Kedim klavyemden hoşlanır.

Il me faut un clavier.

Bir klavyeye ihtiyacım var.

Ce clavier ne fonctionne plus.

Bu klavye çalışmayı durdurdu.

Je n'ai pas de clavier turc.

Benim Türkçe klavyem yok.

Mon clavier ne marche pas bien.

- Klavyem güzel çalışmıyor.
- Klavyemin tuşları güzel basmıyor.

Est-ce que le clavier fonctionne ?

Klavye çalışıyor mu?

Mon clavier est plein de cochonneries.

Klavyem kir içinde.

Tapez votre mot de passe sur le clavier.

Klavyede şifreni yaz.

J'ai presque renversé du café sur mon clavier.

Neredeyse kahveyi klavyeme döküyordum.

Est-ce que tu peux réparer mon clavier ?

Klavyemi onarabilir misin?

Quelqu'un peut-il me dire où se trouve le clavier ?

Klavyenin nerede olduğunu birisi bana söyleyebilir mi?

Oh ? Tu peux écrire sans regarder le clavier. C'est cool !

Ah? Sen klavyeye bakmadan yazabiliyorsun. Bu harika!

Donc, si vous croisez les bras ou martelant sur votre clavier,

Kollarınızı kavuşturuyor ya da klavyenizi yumrukluyorsanız

Il n'est pas facile d'écrire des phrases en espéranto sans clavier adéquat.

Esperantoca cümleleri uygun bir klavye olmadan yazmak kolay değildir.

J'ai de gros doigts, alors je ne peux pas utiliser un petit clavier.

Tombul parmaklarım var, bu nedenle küçük bir klavye kullanamam.

Mon aéroglisseur est rempli d'anguilles, et il y a un peu de chewing-gum collé à mon clavier.

Benim hoverkraft yılanbalıklarıyla dolu ve klavyeme yapışmış bir parça sakız var.

Tu vois les mots que j'ai tapés sur l'écran, mais tu ne vois pas les larmes que j'ai fait tomber sur le clavier.

Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.