Examples of using "Clavier" in a sentence and their turkish translations:
- Bu org mükemmel.
- Bu klavye kusursuz.
Kedim klavyemden hoşlanır.
Bir klavyeye ihtiyacım var.
Bu klavye çalışmayı durdurdu.
Benim Türkçe klavyem yok.
- Klavyem güzel çalışmıyor.
- Klavyemin tuşları güzel basmıyor.
Klavye çalışıyor mu?
Klavyem kir içinde.
Klavyede şifreni yaz.
Neredeyse kahveyi klavyeme döküyordum.
Klavyemi onarabilir misin?
Klavyenin nerede olduğunu birisi bana söyleyebilir mi?
Ah? Sen klavyeye bakmadan yazabiliyorsun. Bu harika!
Kollarınızı kavuşturuyor ya da klavyenizi yumrukluyorsanız
Esperantoca cümleleri uygun bir klavye olmadan yazmak kolay değildir.
Tombul parmaklarım var, bu nedenle küçük bir klavye kullanamam.
Benim hoverkraft yılanbalıklarıyla dolu ve klavyeme yapışmış bir parça sakız var.
Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.