Translation of "Anciennes" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Anciennes" in a sentence and their turkish translations:

Ces appartenances anciennes

Bu erken bağlantılar,

- J'aime apprendre des langues anciennes.
- J’aime apprendre des langues anciennes.

Eski dilleri öğrenmeyi istiyorum.

Ou réapprendre des anciennes.

çok büyüktür.

Ces ruines sont anciennes.

Bu harabeler eskidir.

J'aime apprendre des langues anciennes.

- Ben eski dilleri öğrenmek istiyorum.
- Eski dilleri öğrenmekten hoşlanıyorum.

Aimes-tu les histoires anciennes ?

İlk çağ tarihini sever misin?

Elle plantait des tomates anciennes.

O, aile yadigarı domatesleri ekti.

L'une des plus anciennes structures survivantes

en eski ayakta kalan yapılardan da bir tanesi

Il aime collectionner les pièces anciennes.

O eski madeni para toplamayı sever.

Les anciennes coutumes continuent de disparaître.

Eski gelenekler kaybolmaya devam ediyor.

Les anciennes règles ne s'appliquent pas.

Eski kurallar geçerli değil.

Les rues regorgent de petites boutiques anciennes.

Caddeler eski mağazalarla kaplı.

Le musée présente une exposition d'armes anciennes.

Müzenin bir eski silahlar sergisi var.

Vous pouvez voir les anciennes ruines au loin.

Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.

Je m'intéresse aux villes anciennes du monde entier.

Dünyadaki eski şehirlere ilgim var.

L'astronomie est l'une des sciences les plus anciennes.

Gökbilimi en eski bilimlerden biridir.

Les documents des anciennes photos ne sont pas disponibles

eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor

Son passe-temps était de collectionner les anciennes pièces.

Onun hobisi eski paraları toplamaktı.

Mon passe-temps est la collection de pièces anciennes.

Hobim eski para toplamaktır.

Nous devons essayer de préserver les vestiges des anciennes civilisations.

Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.

Tandis que le turc est l'une des races les plus anciennes.

oysaki Türk en eski ırklardan bir tanesi

Cependant, les anciennes coutumes turques perdurent dans les zones plus rurales.

Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor

Les anciennes tribus germaniques appliquaient des herbes pour soigner les maladies.

Antik Germen kabileleri hastalıkları tedavi etme girişimlerinde şifalı otlar kullanırdı.

Son passe-temps était de collectionner les pièces de monnaie anciennes.

Onun hobisi eski para toplamaktı.

Je ne comprends pas pourquoi les gens sont effrayés par les nouvelles idées. Je suis effrayé par les anciennes.

İnsanların yeni fikirlerden neden korktuklarını anlayamıyorum. Ben eskilerinden korkarım.

Les choses anciennes que mon père a laissées quand il est mort se révélèrent n'être qu'un bric-à-brac sans valeur.

Babamın öldüğünde bıraktığı antikalar değersiz hurdalardan başka bir şey değildi.

La monnaie française était le franc, et son symbole "F". Bien qu'il ne soit plus en usage en France, le franc est encore utilisé dans les anciennes colonies françaises, comme la Guinée.

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü "₣" idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.