Examples of using "Kaupungin" in a sentence and their turkish translations:
Kenti iyi tanıyoruz.
Volkanik kül şehri kapladı.
Nehir kasabadan geçiyor.
O, kent dışında yaşar.
Terk edilmiş şehir, orman tarafından yutuldu.
Bu şehri yeniden inşa edeceğiz.
Bu kasabadaki insanları seviyorum.
Bu şehri çok iyi biliyorum.
Şehrin ışıkları denize taşıyor...
Kasabanın kenarında yeni bir alışveriş merkezi açıldı.
Kentin diğer alanlarda savaş devam etti.
Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.
Onlar şehirdeki en iyi pizzayı yapıyorlar.
Onu şehirdeki en iyi doktor olarak görmüştüm.
Bu, şehirdeki en büyük müze.
İşte gece şehirde avlanan sarı renkte bir fırsatçı.
Onlar ona kasabadaki en iyi doktor gözüyle görüyorlardı.
Tom şehirden ayrıldı.
Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.
Tom şehrin gezip görülecek her yerini biliyor.
Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.
...dişi lider, tüm kasabaya yayılmış sürüyle iletişim kurabilir.
Kar bir gecede tüm şehri kapladı.
Onun ofisi şehir merkezinde yer almaktadır.
...şehir ışıkları sayesinde 24 saat iş başında olabiliyorlar.
Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?
Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.
Buradan tüm şehri görebilirsiniz.
Tom bir şehir ve bir köy arasındaki farkı bilmiyor.
Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar.
Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.
2009'da işe başladığımızda, mağazanın şehirdeki en iyilerden biri olacağına ikna edildim.
Tom vurulduğu zaman kasabanın diğer tarafındaydı.