Translation of "Waving" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Waving" in a sentence and their turkish translations:

- Everybody started waving his flag.
- Everyone started waving their flags.

Herkes bayrağını sallamaya başladı.

Everybody started waving his flag.

Herkes bayrağını sallamaya başladı.

Tom was waving a flag.

Tom bir bayrak sallıyordu.

Tom is waving his arms.

Tom kollarını sallıyor.

I was waving a flag.

Bir bayrak sallıyordum.

Layla was waving and yelling.

Leyla el sallayıp sesleniyordu.

Tom is waving a flag.

Tom bir bayrak sallıyor.

Who are you waving at?

Kime el sallıyorsun?

She greeted him waving her hand.

O, elini sallayarak onu selamladı.

Who's that girl waving at me?

Bana el sallayan o kız kim?

Why were you waving a flag?

Neden bayrak sallıyordun?

Sami was frantically waving a flashlight.

Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu.

Who's that girl waving at you?

Sana el sallayan o kız kim?

Who is that girl waving to you?

Sana el sallayan kız kimdir?

A man shouted something, waving his hand.

- Bir adam elini sallayarak bir şeyler bağırdı.
- Bir adam elini sallayarak, bağırarak bir şey söyledi.

Tom suddenly noticed someone waving to him.

Tom aniden kendisine el sallayan birini fark etti.

I see someone waving a white flag.

Beyaz bayrak sallayan birini gördüm.

Tom greets Mary by waving his hand.

Tom elini sallayarak Mary'yi selamlıyor.

Help me! he repeated while waving his sabre.

O, kılıcını sallarken bana yardım edin! diye tekrarladı.

I saw Tom and Mary waving their hands.

Tom ve Mary'yi el sallarken gördüm.

I am waving at her, but she's not looking.

Ona el sallıyorum ama o bakmıyor.

It looks like someone is waving a white flag.

Birisi beyaz bir bayrak sallıyor gibi görünüyor.

My brother was threatened by someone waving a gun.

Erkek kardeşim silah sallayan biri tarafından tehdit edildi.

Tom is waving at you, you need to go!

Tom sana el sallıyor, gitmelisin!

I need exact figures, not hand-waving and guesses.

Bana net rakamlar lazım, tahmin ve afaki laflar değil.

More interestingly, the American flag that was erected was waving

Daha ilginç olanı ise dikilen Amerikan bayrağı dalgalanıyordu

The man who is waving to me is my uncle.

Bana el sallayan adam benim amcamdır.

Do you know the girl waving at us over there?

Orada bize el sallayan kızı tanıyor musun?

[pilot] I can see him, he's standing there waving his arms.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Tom was in the middle of the road, waving his flashlight.

Tom yolun ortasında el fenerini sallıyordu.

A human friend, like, waving and saying, "Hi, I'm excited to see you."

Bir arkadaşının seni görünce sevinip el sallaması, selam vermesi gibi.

Death must be so beautiful. To lie in the soft brown earth, with the grasses waving above one's head, and listen to silence. To have no yesterday, and no tomorrow. To forget time, to forgive life, to be at peace.

Ölüm çok güzel olmalı. Kafanın üzerinde sallanan yeşil otları olan yumuşak kahverengi toprakta uzanmak ve sessizliği dinlemek. Dünü ve yarını olmamak. Zamanı unutmak, hayatı bağışlamak, barışık olmak.