Translation of "Vulnerable" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Vulnerable" in a sentence and their turkish translations:

I'm vulnerable.

Ben savunmasızım.

Mary felt vulnerable.

Mary savunmasız hissetti.

You're still vulnerable.

Sen hâlâ korunmasızsın.

Tom felt vulnerable.

Tom savunmasız hissetti.

Tom is vulnerable.

Tom savunmasız.

Tom looks vulnerable.

Tom savunmasız görünüyor.

We're still vulnerable.

Biz hâlâ savunmasızız.

We're too vulnerable.

Çok savunmasızız.

We're all vulnerable.

Hepimizin hassas olduğu konular var.

They were vulnerable.

Onlar korunmasızdı.

I feel vulnerable.

Savunmasız hissediyorum.

I felt vulnerable.

Savunmasız hissettim.

I felt very vulnerable.

Çok savunmasız hissediyordum.

Children are so vulnerable.

Çocuklar çok kolay incinir.

Tom is still vulnerable.

Tom hâlâ savunmasız.

You're vulnerable right now.

Şu anda savunmasızsın.

I don't feel vulnerable.

Ben savunmasız hissetmiyorum.

Children are particularly vulnerable.

Çocuklar özellikle savunmasızdır.

- Tom knows he's vulnerable here.
- Tom knows that he's vulnerable here.

Tom onun burada savunmasız olduğunu biliyor.

- Tom said he felt vulnerable.
- Tom said that he felt vulnerable.

Tom savunmasız hissettiğini söyledi.

vulnerable to illusions, self-centeredness

illüzyonlara, bencilliğe savunmasız

That's because empathy requires being vulnerable,

İşte bu yüzden, empati hassaslığı gerektiriyor

In the open, the geladas are vulnerable.

Jeladalar açık alanda korunmasız olurlar.

The balance of nature is very vulnerable.

Doğanın dengesi çok hassastır.

He was very vulnerable after his divorce.

O, boşanmasından sonra çok hassastı.

Fadil knew how to spot vulnerable women.

Fadıl savunmasız kadınların nasıl bulunacağını biliyordu.

This position makes me feel extremely vulnerable.

Bu pozisyon beni son derece savunmasız hissettiriyor.

Turtle doves are vulnerable to global extinction.

Kaplumbağa güvercinleri, küresel yok oluşa karşı savunmasızdırlar.

And how that was making him feel vulnerable.

ve bunun kendisini nasıl güçsüz hissettirdiğini söylemesiydi.

Then why are teens more vulnerable than children,

o zaman neden ergenler daha gelişmiş bir beyne

To sense how vulnerable these wild animals' lives are,

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

So, what this means is that the most vulnerable populations,

Yani, bu, en savunmasız kitleleri oluşturan bir yanda

And shaming them for demonstrating those open and vulnerable behaviors

açık ve hassas davranışları sergiledikleri zaman da

Are by creating experiences that force me to be vulnerable.

gelmeye zorlayacak tecrübeler yaratmaktı.

For him to trust you, you have to appear vulnerable.

Onu sana güvenmesi için, savunmasız görünmek zorundasın.

May have the potential to change the already-vulnerable teenage brain

riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

What if our glaciers are much more vulnerable than previously thought?

Ya buzullarımız daha önce sandığımızdan çok daha savunmasızlarsa?

Was greater than my fear of appearing vulnerable on the bench,

kırılgan gözükme korkumdan daha büyük olduğunu anladığımda,

And being vulnerable opens us up to being hurt and being judged.

ve hassas olmak, bizi kırılmaya ve yargılanmaya müsait hâle getiriyor.

And actually, then how vulnerable all our lives on this planet are.

Ve bu gezegende hepimizin hayatının ne kadar hassas olduğunu.

Picking up maybe close to 100 shells and stones... and then folding her arms over her vulnerable head.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

People were shocked when the Serbs shot down an American F-117 in 1999. Indeed, all American military aircraft are vulnerable, including stealth aircraft like the F-117.

Sırplar 1999'da bir Amerikan F-117'sini düşürdüklerinde insanlar şaşırdılar. Aslında F-117 gibi gizli uçaklar dahil tüm Amerikan askeri uçakları zarar görebilirler.