Translation of "Valuable" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Valuable" in a sentence and their turkish translations:

- Is it valuable?
- Is this valuable?

O değerli mi?

So valuable

O kadar değerli

It's very valuable.

Bu çok değerli.

Is this valuable?

Bu değerli midir?

Time is valuable.

Zaman değerlidir.

I am valuable.

Ben değerliyim.

- She has many valuable books.
- She owns many valuable works.

O birçok değerli eserlere sahip.

And garner valuable feedback.

ve değerli geri bildirimler elde ettim.

What was so valuable?

Ne böylesine değerliydi?

Coordination is extremely valuable.

Uyumlu çalışma son derece değerlidir.

This is very valuable.

Bu çok değerli.

We've lost valuable time.

Biz değerli zaman kaybettik.

You're a valuable client.

Sen değerli bir müşterisin.

- Tom has a lot of valuable books.
- Tom has many valuable books.
- Tom has lots of valuable books.

Tom'un bir sürü değerli kitapları var.

The horse was also valuable.

At da değerliydi.

She has many valuable books.

Onun bir sürü değerli kitapları var.

Antique carpets are especially valuable.

- Antik halılar özellikle kıymetlidir.
- Antika halılar özellikle değerlidir.

He owns many valuable paintings.

O çok değerli tablolara sahip.

Tom has found something valuable.

Tom değerli bir şey buldu.

These porcelains are not valuable.

Bu porselenler değerli değil.

I learned a valuable lesson.

Değerli bir ders öğrendim.

Tom is a valuable client.

Tom değerli bir müşteri.

We're wasting valuable time here.

Burada değerli zamanı boşa harcıyoruz.

Fabergé eggs are very valuable.

Faberge yumurtaları çok değerlidir.

Is it really so valuable?

O gerçekten çok değerli mi?

Valuable time has been lost.

Değerli zaman kayboldu.

That was a valuable experience.

O, değerli bir deneyimdi.

Tom's time is very valuable.

Tom'un zamanı çok değerlidir.

Just are doing what's valuable.

değerli olan şeyi yapmak.

Focusing on doing what's valuable

Değerli olan şeyi yapmaya odaklanmak

These supplies became extremely valuable.

Bu malzemeler son derece değerli oldu.

Tom has many valuable stamps.

Tom'un çok sayıda değerli pulları var.

Her work is also valuable.

Onun çalışması da değerlidir.

This wristwatch is very valuable.

Bu kol saati çok değerlidir.

Tom owns many valuable paintings.

Tom'un birçok değerli resimleri var.

My time is very valuable.

Benim zamanım çok değerlidir.

- Don't leave valuable items in a car.
- Don't leave valuable items in the car.

Değerli eşyaları arabada bırakmayın.

He made a very valuable discovery.

Çok değerli bir keşif yaptı.

Nothing is so valuable as friendship.

Hiçbir şey dostluk kadar değerli değildir.

She is wearing a valuable ring.

O, değerli bir yüzük takıyor.

He owns a very valuable wristwatch.

O çok değerli bir kol saatine sahip.

You're a valuable asset to me.

Sen benim için değerli bir varlıksın.

Please don't leave valuable things here.

Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.

I learned a valuable lesson today.

Bugün değerli bir ders öğrendim.

Nothing is more valuable than friendship.

Hiçbir şey arkadaşlıktan daha değerli değildir.

I learned a valuable lesson tonight.

Bu gece değerli bir ders öğrendim.

I regard his advice as valuable.

Ben onun tavsiyesini değerli olarak görüyorum.

Praise is more valuable than blasphemy.

Hamd küfürden daha değerlidir.

The lamb skins were also valuable.

Kuzularının derileri de değerli idi.

Tom supplied Mary with valuable information.

Tom, Mary'ye değerli bilgi sağladı.

Today I've learned a valuable lesson.

Bugün değerli bir ders öğrendim.

Health is more valuable than wealth.

- Sağlık zenginlikten daha değerlidir.
- En büyük servet sağlıktır.

One finds valuable minerals in mines.

Biri madenlerde değerli mineraller bulur.

Nothing is more valuable than health.

Hiçbir şey sağlıktan daha değerli değildir.

Tom has learned a valuable lesson.

Tom değerli bir ders öğrendi.

Gold is more valuable than silver.

Altın gümüşten daha değerlidir.

Gold is more valuable than iron.

Altın demirden daha değerlidir.

- Real friendship is more valuable than money.
- A true friendship is more valuable than money.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

That are rare and that are valuable.

nadir ve değerli olan budur.

Woman's intuition is clearly a valuable trait.

Kadının sezgisi açıkça değerli bir özelliktir.

Your watch seems to be very valuable.

Saatiniz çok değerli görünüyor.

Tightly-knit carpets are generally more valuable.

Sıkıca-örülmüş halılar genellikle daha değerlidir.

Our employees are our most valuable assets.

Çalışanlarımız bizim en değerli varlıklarımızdır.

Mary is wearing a very valuable ring.

Mary çok değerli bir yüzük takıyor.

Tom owns a few very valuable paintings.

Tom birkaç çok değerli tablolara sahip.

Tom has made a very valuable discovery.

Tom çok değerli bir keşif yaptı.

I think you've learned a valuable lesson.

Değerli bir ders öğrendiğini düşünüyorum.

Nothing is more valuable than good health.

Hiçbir şey iyi bir sağlıktan daha değerli değil.

He has quite a few valuable paintings.

Onun çok sayıda değerli tabloları var.

Real friendship is more valuable than money.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Which is more valuable, time or money?

Hangisi daha değerlidir, para mı yoksa zaman mı ?

He stole a very valuable diamond ring.

O çok değerli bir elmas yüzük çaldı.

Tom stole a very valuable diamond ring.

Tom çok değerli bir elmas yüzük çaldı.

This old vase is valuable to me.

Bu eski vazonun benim için kıymeti büyük.

Don't leave valuable items in a car.

Değerli eşyaları bir arabada bırakmayın.

Sometimes courage is more valuable than caution.

Bazen cesaret dikkatten daha değerlidir.

The computer is undoubtedly a valuable tool.

Şüphesiz bilgisayar, kıymetli bir alettir.

In mines you can find valuable minerals.

Madenlerde değerli mineraller bulabilirsiniz.

Languages are valuable subjects for scientific research.

Diller, bilimsel araştırma için değerli konulardır.

Good health is more valuable than gold.

İyi sağlık, altından daha değerlidir.

- I thought Tom would be valuable to you.
- I thought that Tom would be valuable to you.

Tom'un senin için değerli olacağını düşündüm.

- The ring that Tom is wearing is very valuable.
- The ring Tom is wearing is very valuable.

Tom'un taktığı yüzük çok değerli.

That produce outcomes that are rare and valuable,

bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır

Our students are like our most valuable resource,

Öğrencilerimiz, en değerli kaynağımız

And that day taught me a valuable lesson.

O gün bana değerli bir ders verdi.

But that detour cost us some valuable time.

ama rotamızdan şaşmak zaman kaybetmemize neden oldu.

A true friendship is more valuable than money.

Gerçek bir arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Do not leave valuable items in the vehicle.

Değerli öğeleri araçta bırakmayın.

Due to the miscalculation, they lost valuable time.

Yanlış hesap nedeniyle onlar değerli bir zaman kaybettiler.

Gold is the most valuable of the metals.

Altın metallerin en değerlisidir.

The miner discovered a valuable pocket of gold.

Madenci değerli bir altın cebi keşfetti.

Good health is more valuable than anything else.

İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Your encouraging words are very valuable to me.

- Teşvik edici kelimelerin benim için çok değerli.
- Teşvik edici kelimeleriniz benim için çok değerli.

Taking care of animals is a valuable experience.

Hayvanlarla ilgilenmek değerli bir deneyimdir.

It sounds like you learned a valuable lesson.

Değerli bir ders öğrendiniz gibi görünüyor.

Older carpets are more valuable than newer carpets.

Eski halılar yeni halılardan daha değerlidir.