Translation of "Talent" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Talent" in a sentence and their turkish translations:

Tom has talent.

Tom'un yeteneği var.

They have talent.

Onların yeteneği var.

He has talent.

Onun yeteneği var.

She has talent.

Onun kabiliyeti var.

- I feel admiration for his talent.
- I admire his talent.

Onun yeteneğine hayranım.

We appreciate his talent.

Biz onun yeteneğini takdir ediyoruz.

Her talent is amazing.

Onun yeteneği şaşırtıcıdır.

Her talent blossomed early.

Onun yeteneği erken çiçek açtı.

I admire his talent.

Ben onun yeteneğine hayranım.

Tom has real talent.

Tom'un gerçek bir yeteneği var.

I respect your talent.

Yeteneğine saygı duyuyorum.

I admire your talent.

Ben senin yeteneğine hayranım.

Tom certainly has talent.

Tom'un kesinlikle yeteneği var.

- Talent is useless without hard work.
- Talent without hard work is useless.

Yetenek, sıkı çalışma olmadan faydasızdır.

She has some literary talent.

- Onun biraz edebi yeteneği vardır.
- Onun biraz edebi yeteneğe sahiptir.

Tom has a natural talent.

Tom'un doğal bir yeteneği var.

He has some literary talent.

Onun biraz edebi yeteneği var.

I have no particular talent.

Özel bir yeteneğim yok.

A talent agency represents actors.

Bir yetenek ajansı aktörleri temsil eder.

We knew Tom had talent.

Tom'un yeteneği olduğunu biliyorduk.

- She's a talented writer.
- She has talent in writing.
- She has writing talent.

O yetenekli bir yazar.

We cannot help admiring his talent.

Bizim onun yeteneğine hayran olmamamız elimizde değil.

Margaret has a talent for music.

Margaret'in müzik için bir yeteneği var.

That boy has a great talent.

O çocuğun büyük bir yeteneği var.

She has a talent for dance.

Onun dans için yeteneği var.

He is jealous of her talent.

O, onun yeteneğini kıskanıyor.

She has a talent for music.

Onun müziğe yeteneği var.

Stupidity is also a natural talent.

Aptallık aynı zamanda doğal bir yetenektir.

Tom has a talent for writing.

Tom'un yazma yeteneği var.

He had a talent for painting.

Onun resim yapmaya yeteneği var.

I have absolutely no musical talent.

Kesinlikle müzik yeteneğim yok.

Tom has a talent for music.

Tom'un müziğe karşı bir yeteneği var.

He has a talent for acting.

Onun oyunculuk için bir yeteneği var.

Tom has a lot of talent.

Tom'un bir sürü yeteneği var.

She has a talent for writing.

Onun yazı için yeteneği var.

Work is for people without talent.

Çalışmak, yeteneksiz insanlar içindir.

I can't help admiring his talent.

Onun yeteneğine hayran olmamak elimde değil.

I feel admiration for his talent.

Ben onun yeteneği için hayranlık hissediyorum.

I have no talent for politics.

Siyasete yeteneğim yok.

Tom has a talent for acting.

Tom'un oyunculuk için bir yeteneği var.

I've got a lot of talent.

- Birçok yeteneğim var.
- Çok yetenek sahibiyim.

We've got plenty of talent here.

Burada bol yeteneğimiz var.

We know what our talent is.

Yeteneğimizin ne olduğunu biliyoruz.

They have a lot of talent.

Onların çok yeteneği var.

Tom has a talent for painting.

Tom'un resim yapma yeteneği var.

Talent for music runs in their blood.

Müzik için yetenek onların kanında akar.

Tom has a talent for modern painting.

Tom'un modern resme yeteneği var.

The clumsy man envied her extraordinary talent.

Beceriksiz adam onun olağanüstü yeteneğini kıskandı.

The pianist is endowed with extraordinary talent.

Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.

She is endowed with a special talent.

Özel bir yetenekle donatılmıştır.

The clumsy man envied her unusual talent.

Sakar adam onun sıra dışı yeteneğini kıskandı.

Mary is young, but full of talent.

Mary genç ama çok yetenekli.

He has an outstanding talent for music.

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

What time does the talent show start?

Yetenek gösterisi ne zaman başlar?

She is very proud of her talent.

O yeteneği ile çok gurur duymaktadır.

He has an inexplicable talent for mathematics.

Onun matematik için açıklanamaz bir yeteneği var.

John has a natural talent for tennis.

John'un tenise doğal bir kabiliyeti var.

You really have a talent for translation.

Gerçekten çeviri için bir yeteneğin var.

We have a lot of talent here.

Burada çok yeteneğimiz var.

He has a talent for modern painting.

- Modern resme yeteneği var.
- Çağdaş resme yeteneği var.

Musical talent usually blooms at an early age.

Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.

He has a great talent as a painter.

Bir ressam olarak büyük bir yeteneği var.

The character depends on personality, not on talent.

Karakter yeteneğe değil kişiliğe bağlıdır.

That would be a waste of his talent.

Bu onun yeteneğinin boşa harcanması olurdu.

Tom lacks the talent to be an actor.

Tom bir aktör olma yeteneğinden yoksundur.

He lacks the talent to be an actor.

O, bir aktör olma yeteneğinden yoksundur.

Does a child's musical talent depend on heredity?

Bir çocuğun müzik yeteneği irsi midir?

Tom practiced all week for the talent show.

Tom yetenek gösterisi için bütün hafta pratik yaptı.

He developed his talent for painting after fifty.

O ellisinden sonra resim yapma yeteneğini geliştirdi.

No one was aware of her literary talent.

Hiç kimse onun edebi yeteneğinin farkında değil.

You have great talent. You are truly gifted.

Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.

In Kabuki not only talent but also heredity counts.

Kabuki'de sadece yetenek değil fakat aynı zamanda kalıtım da önemlidir.

Musical talent can be developed if it's properly trained.

Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.

Not all of us are born with musical talent.

Hiçbirimiz müzik yeteneği ile doğmuyoruz.

The author doesn't display much talent in his book.

Yazar kendi kitabında çok yetenek göstermez.

She was over thirty when her artistic talent emerged.

Onun sanatsal yeteneği ortaya çıktığında o otuz yaşın üzerindeydi.

In Kabuki, not only talent, but also heredity counts.

Kabukide sadece yetenek değil aynı zamanda kalıtım da önemlidir.

She uses her talent as an artist to describe places.

Kendisi mekanları tasvir etmede sanatçı yeteneğini kullanıyor.

Tom was the first one to recognize Mary's musical talent.

Tom Mary'nin müzik yeteneğini tanıyan ilk kişiydi.

You shouldn't give up just because you have no talent.

Yeteneğin olmadığı için vazgeçmemelisin.

He had seldom seen a child with so much talent.

O nadiren çok yetenekli bir çocuk görmüştü.

Tom has a great talent for the assignment of tasks.

Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.

Your only talent is getting sick at the wrong time.

Senin tek yeteneğin yanlış zamanda hastalanman.

The amateur singer won first in the talent show hands down.

Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.

Tom, Mary and John spent Saturday practicing for the talent show.

Tom, Mary ve John Cumartesi gününü yetenek gösterisi için uygulama yaparak geçirdi.

- He has a gift for music.
- He has a talent for music.

Müziğe yeteneği var.

The author shows a great talent in the creation of his characters.

Yazar, karakterlerinin yaratılmasında büyük bir yetenek gösteriyor.

Being cut from the team doesn't mean that you have no talent.

- Takımdan kesilmen yeteneksiz olduğunu göstermez.
- Takıma alınmaman yeteneğin olmadığı anlamına gelmez.

My special talent is that I become friends with anybody, anywhere, anytime.

Benim özel yeteneğim, herkesle, her yerde, her zaman arkadaş olmaktır.

You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.

Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.

Keri is a gifted painter. Indeed, she has an extraordinary talent for painting.

Keri yetenekli bir ressamdır. Gerçekten, onun resim için olağanüstü bir yeteneği var.

With your talent, you should be able to make a lot of money.

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin.