Translation of "Solitary" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Solitary" in a sentence and their turkish translations:

[Leif] The orangutans are a solitary, semi-solitary animal

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

Aardvarks are solitary animals.

- Karıncayiyenler yalnız yaşayan hayvanlardır.
- Yerdomuzları yalnız yaşayan hayvanlardır.

Sami is in solitary.

Sami hücrede.

He's in solitary confinement.

- Tek kişilik hücrede kalıyor.
- Hücrede tecritte tutuluyor.

She led a solitary life.

- O yalnız bir hayat sürdü.
- Yalnız bir hayat sürdü.

I like a solitary walk.

Yalnız yürümeyi severim.

He's been in solitary confinement.

O, hücre hapsinde.

Cheetahs are known as solitary, daytime hunters.

Çitalar, gündüz gözüyle avlanan... ...yalnız avcılar olarak bilinir.

She likes to go for solitary walks.

O, yalnız başına yürüyüşe çıkmayı sever.

He likes to take a solitary walk.

O yalnız yürümekten hoşlanır.

Tom spent his birthday in solitary confinement.

Tom doğum gününü hücre hapsinde geçirdi.

The warden sent Dan back to solitary confinement.

Müdür Dan'ı hücre hapsine geri gönderdi.

She's supposed to be here in solitary meditation.

Onun yalnız meditasyonda burada olması gerekiyor.

A solitary hyena is no match for a lion.

Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.

The whale shark's life is mainly a solitary one.

Balina köpek balığının hayatı genelde yalnız geçer.

Even a solitary male follows the calls of the herd.

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

And, well, we ended the 13 years of solitary confinement.

Ve... 13 yıllık tecridi tamamladık.

She lives a solitary life in a remote part of Scotland.

İskoçya'nın uzak bir bölgesinde yalnız yaşıyor.

She leads a solitary life in a remote area of Scotland.

O, İskoçya'nın uzak bir bölgesinde tek başına bir hayat sürüyor.

And then throw in the fact that the octopus is a solitary creature,

Sonra ahtapotun yalnız bir yaratık olduğu gerçeğini düşünün