Examples of using "Sees" in a sentence and their turkish translations:
Tom öfkelenir.
Tom şeyler görüyor.
Herkes bunu görür.
Umarım o bunu görür.
Ya biri onu görürse?
Aşk kusurları görmez.
Kim kitabımı görüyor?
Parayı kim görüyor?
O, senin atını görüyor.
O, ofisi görüyor.
Tom şeyleri farklı biçimde görüyor.
- Tom bu şekilde değerlendirmiyor.
- Tom daha farklı bakıyor.
...kurt fırsatı değerlendiriyor.
Kız erkeği görüyor.
Birinin bunu gördüğünü umuyorum.
- Umarım o bunu görür.
- Onun bunu gördüğünü umuyorum.
Umarım o bunu görür.
Tanık vatandaşı anlar.
Umarım Tom bunu görür.
Ya birisi bunu görürse?
Ya biri bizi görürse.
Tom gördüğünü seviyor.
Ya birisi seni görürse?
Bir domuz gökyüzünü hiç görmez.
Kim oğlumun gülünü görüyor?
O onu neredeyse hiç görmez.
Ya Fadıl beni görürse?
Leyla sadece tek çözüm görüyor.
Sami bunu her gün görüyor.
Sami durumu çok farklı görüyor.
Tom her gün Mary'yi görmektedir.
Tom her hafta Mary'yle görüşür.
ve kâr dışındaki şeyleri de temsil eden bir kitaba.
yani gördüğü her şeyi yiyen
O onunla ilgili yanlış bir şey görmüyor.
Bunda hiçbir yanlışlık görmüyor.
Tom artık Mary'yi neredeyse hiç görmüyor.
Bir göz uyur, diğeri görür.
Gördüğü her şey onun merakını uyandırıyor.
Ve ya birisi sizi görürse?
Sami her şeyi bilir ve hepsini görür.
- İnşallah bizi kimse görmez.
- Umarım bizi kimse görmez.
Kimsecikler görmeden gidelim.
Kötümser her fırsatta zorluğu görür; bir iyimser her zorlukta fırsatı görür.
Tom bunu farklı bir şekilde görür.
O her şeyi güç açısından görür.
Tom'un Mary'de ne gördüğünü merak ediyorum.
Biri seni görürse ne yaparsın?
İyi doktor bir yaşlı kadına bakıyor.
Siyah köpek, beyaz kediyi izliyor.
O siyah köpek, beyaz bir kediyi izliyor.
Tom, Mary'yi haftada üç kez görür.
Bununla ilgili hiç kimse bir sorun göremez.
Tom gördüğünden hoşlanmayabilir.
Ve o kendini bir denizci olarak görüyor.
Tom, Mary'yi her gördüğünde gülümser.
Tom bunu gördüğünde gülecektir.
ama hemen ardından yaralanmış çocuğunu görüyor.
kurtarmaya değecek birini görüyor.
Tom inzivada yaşar ve nadiren birini görür.
Tom'un Mary'de ne gördüğünden emin değilim.
Tom'un Mary'de ne gördüğünü hayal bile edemiyorum.
Şair güneşin görmediğini görür.
- Güzelliği hep küçük şeylerde görür o.
- Küçük şeylerdeki güzelliği her zaman fark eder.
Görür. Bu su. Güler. Dalıyor.
Mary'yi gördüğünde, Tom her zaman mutlu hissediyor.
- Sami haftada üç kez bir terapisti görür.
- Sami haftada üç kez bir terapisti ziyaret eder.
Tom, Mary'yi haftada en az bir kez görür.
Umarım kimse beni böyle görmez.
Umarım kimse seni böyle görmez.
Tekrar insanlara önem veren
Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.
- Ara sıra gelip beni görür.
- Arada bir beni görmeye gelir.
Tom bizi görmeden önce buradan çıkalım.
Tom beni burada görürse mutlu olmaz.
Tom göremediğim şeyleri gördüğünü söyler.
O seni gördüğünde zevkten dört köşe olacak.
Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.
Her dil dünyayı farklı şekilde görür.
Tom bunu gördüğünde gülecek.
- Tom ara sıra beni görmeye gelir.
- Tom arada bir ziyaretime gelir.
Kendini evrenin merkezi olarak görür.
Annem her fare gördüğünde bayılır.
Tom ayda bir ya da iki kez bir psikiyatristle görüşür.
Kendini dünyanın merkezi olarak görüyor.
Bu parayı görünce her şeyi unutur.
çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.
Terry onu görmeden önce sigaranı söndürsen iyi olur.
Annen bunu görmeden önce odanı temizlesen iyi olur.
Biri sizi görmeden önce buradan çıksanız iyi olur.
O ne zaman beni görse beni tanımıyor gibi davranıyor.
Anne bir anlığına, bulanık bir şekilde sarı rengi görüyor,
Şimdilerde rakip gördüğü şirketleri hemen bünyesinde satın alıyor onu geliştiriyor.
O beni her ne zaman görse bana edepsiz bir görüntü verir.
Biri bizi görmeden önce buradan çıkmak istiyorum.
Annen görmeden bu pisliği temizlemen gerekiyor.
Tom bana beni her görüşünde aynı soruları sorar.