Examples of using "Prestigious" in a sentence and their turkish translations:
Dan prestijli bir müzik okuluna başladı.
Andou 1995 yılında mimarlığın en prestijli ödülünü aldı.
O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
Mimar prestijli bir ödül almış olduğuyla övündü.
Fadıl'ın ailesi onu Kahire'deki prestijli bir okula kaydetti.
Zeki adam ilk kez prestij ödülü aldı.
O, Demokratik Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesidir.
Amerikalıların daha prestijli saydıkları İngiliz aksanını kıskandıklarını bilirsiniz.
Cannes Uluslararası Film Festivali, dünyadaki en prestijli film festivalidir.