Translation of "Pour" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pour" in a sentence and their turkish translations:

Pour me a drink.

- Bana bir içecek!
- Bana bir içki koyun.

Pour yourself a drink.

Kendine bir içki koy.

Pour me one, too.

- Bana da bir bardak doldur.
- Bana da bir bardak dök.

Pour melted butter over the popcorn.

Patlamış mısır üzerine eritilmiş tere yağını dökün.

Please pour me a little tea.

Lütfen bana biraz çay doldurun.

Pour me a glass of wine.

Bana bir bardak şarap doldur.

Tom watched Mary pour a drink.

Tom Mary'nin bir içki doldurduğunu söyledi.

Would you pour me some water?

Bana biraz su doldurur musun?

Pour the tea into the cup.

Çayı fincana dök.

Pour a little wine in my glass.

Bardağıma biraz şarap dök.

Please pour him a glass of beer.

Lütfen ona bir bardak bira doldur.

Shall I pour some beer for you?

Senin için biraz bira doldurayım mı?

Pour me a bit more wine, please!

Bana biraz daha şarap dökün, lütfen!

"Je quitterai la Tunisie pour rester moi-meme,"

"Je quitterai la Tunisie pour rester moi-meme,"

Tom began to pour wine into the glasses.

Tom bardaklara şarap dökmeye başladı.

Can you please pour me some more wine?

Lütfen bana biraz şarap doldurur musun?

You can pour the wine into the glass.

Şarabı bardağa doldurabilirsin.

Why don't you pour yourself something to drink?

Neden kendine içecek bir şey doldurmuyorsun?

Let me pour you a glass of wine.

Sana bir bardak şarap doldurayım.

Would you please pour me a cup of coffee?

Lütfen bana bir fincan kahve koyar mısınız?

Pour the dressing over the salad and toss gently.

Sosu salatanın üzerine dökün ve hafifçe karıştırın.

Why are you just sitting there? Pour the champagne!

Ne orada öyle oturup duruyorsun? Şampanyaları döksene!

You can pour the liquid by using a funnel.

Bir huni kullanarak sıvıyı doldurabilirsin.

Boil the water and pour it on the tea.

Suyu kaynatın ve onu çayın üstüne dökün.

As if we don't pour water into the ash today

Biz de günümüzde küle su dökmeyiz sanki

You can always pour out your heart to a good friend.

Her zaman iyi bir arkadaşa içini dökebilirsin.

Don't pour hot water into the glass or it will crack.

Camın içine sıcak su dökmeyin yoksa cam çatlar.

Pour me another cup of coffee and I'll eat another doughnut.

Bana bir fincan daha kahve doldur ve bir çörek daha yiyeceğim.

Scottish recipe for tomato soup: Pour hot water into a red cup.

Domates çorbası için İskoç tarifi: Kırmızı fincan içine sıcak su dökün.

To collect a little bit of water and pour that down the hole

biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

And then we're gonna pour this in and see if he'll come out.

Sonra da bunu döküp dışarı çıkmasını bekleyeceğiz.

In Japan you don't pour your own beer; someone else does it for you.

Japonya'da kendi biranı doldurmazsın; bunu başka biri senin için yapar.

What use is a glass, if you don't have anything to pour into it?

İçine dolduracak bir şeyin yoksa, bir bardağın ne faydası var?

She can pour herself through a tiny little crack. And the crab seems to sense her

Kendini küçücük bir çatlaktan sokabiliyor. Yengeç onu hisseder gibi oldu

- Do slugs die if you put salt on them?
- Do slugs die if you pour salt on them?

Üstlerine tuz dökülünce sümüklü böcekler ölür mü?

Collect a little bit of water, and pour that down the hole, and try to flush him out and collect him like that.

biraz su aldıktan sonra deliğe dökerek dışarı çıkarıp o şekilde de alabilirim.

The new trendy way to drink vodka is to pour it directly into your eye socket. However, doing so could seriously damage your vision.

Votka içmek için yeni moda tarzı onu doğrudan göz yuvasına dökmektir. Ancak, böyle yapmak ciddi olarak görüşünüze zarar verebilir.