Examples of using "Polished" in a sentence and their turkish translations:
Ayakkabılarımı cilaladım.
Tom'un ayakkabılarını cilaladım.
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
Erkek kardeşim gümüşü parlattı.
Git ayakkabılarını cilalattır.
Ben ayakkabılarımı cilalattım.
Tom babasının ayakkabılarını cilaladı.
Ben Tom'un ayakkabılarını onun için cilaladım.
Ben sizin için ayakkabılarınızı cilaladım.
Ben onlar için ayakkabılarını cilaladım.
Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.
Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.
Ayakkabılar cilalanmalı.
Tom ayakkabılarımı benim için cilaladı.
Bu yüzükteki elmas parlatılır.
Zemini ve mobilyayı parlattım.
Japonlar ne zaman parlatılmış pirinç yemeye başladılar?
Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
Tom martinisini bitirdi ve bardağı garsonun tepsisine koydu.
Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.