Translation of "Pointed" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Pointed" in a sentence and their turkish translations:

She pointed at him.

O onu gösterdi.

Cats have pointed ears.

Kedilerin sivri kulakları var.

Tom pointed to Mary.

- Tom, Mary'yi gösterdi.
- Tom, Mary'yi işaret etti.

I pointed at him.

Ben onu gösterdim.

Vulcans have pointed ears.

Volkanlıların sivri kulakları vardır.

Everyone pointed at Tom.

Herkes Tom'u işaret etti.

Everyone pointed at them.

Herkes onları gösterdi.

Everyone pointed at him.

Herkes onu gösterdi.

Tom pointed at Mary.

Tom, Mary'yi gösterdi.

Everyone pointed at me.

- Herkes beni işaret etti.
- Herkes beni gösterdi.

- Tom pointed up at the ceiling.
- Tom pointed toward the ceiling.

Tom tavanı işaret etti.

- I pointed this out to him.
- I pointed this out to her.

Bunu ona gösterdi.

She pointed out my mistake.

O benim hatama dikkat çekti.

Tom pointed out some problems.

Tom bazı sorunlara işaret etti.

Tom pointed out my mistake.

Tom hatamı gösterdi.

Tom pointed to the floor.

Tom yeri gösterdi.

Tom pointed toward the ceiling.

Tom tavanı işaret etti.

Tom pointed to the right.

Tom sağa doğru işaret etti.

Tom pointed at the sky.

Tom gökyüzünü işaret etti.

Tom pointed to the screen.

Tom ekrana işaret etti.

Tom pointed to Mary's car.

Tom Mary'nin arabasını gösterdi.

Tom pointed to his watch.

Tom saatini gösterdi.

Tom pointed to his chest.

Tom göğsünü işaret etti.

Tom pointed to the sign.

Tom işareti gösterdi.

Tom pointed to the sky.

Tom gökyüzünü işaret etti.

Tom pointed to the ground.

Tom yere işaret etti.

Tom pointed towards the mountain.

Tom dağlara doğru işaret etti.

Tom pointed out Mary's mistakes.

Tom, Mary'nin hatalarını gösterdi.

Tom pointed out one exception.

Tom bir istisnaya dikkat çekti.

Tom pointed out our mistakes.

Tom hatalarımıza dikkat çekti.

He pointed towards the mountain.

Dağı işaret etti.

As Franklin Pierce Adams pointed out,

Franklin Pierce Adams'ın söylediği gibi,

Tom pointed a gun at Mary.

Tom Mary'ye bir silah çekti.

Mr. Kennedy pointed out our mistakes.

Bay Kennedy hatalarımızı belirtti.

Draw me a seven-pointed star.

- Bana yedi uçlu bir yıldız çiz.
- Bana yedi uçlu bir yıldız çizin.

Tom pointed his gun at Mary.

Tom silahını Mary'ye doğrulttu.

Tom pointed at the open window.

Tom açık pencereyi gösterdi.

Tom pointed to the living room.

Tom oturma odasını işaret etti.

Tom pointed to the back room.

Tom arka odayı işaret etti.

Tom pointed a finger at Mary.

Tom Mary'yi işaret etti.

Tom pointed to the broken headlight.

Tom kırık farı işaret etti.

Tom pointed to the fire escape.

Tom yangın çıkışını işaret etti.

Tom pointed to the back door.

Tom arka kapıyı işaret etti.

The teacher pointed to the blackboard.

Öğretmen tahtaya işaret etti.

Tom pointed up to the ceiling.

Tom tavanı gösterdi.

Tom pointed up at the ceiling.

Tom tavanı işaret etti.

Tom pointed his finger at Mary.

- Tom parmağıyla Mary'yi işaret etti.
- Tom Mary'ye parmağını gösterdi.

Tom pointed at the security camera.

Tom güvenlik kamerasını işaret etti.

Tom pointed to the top bookshelf.

Tom üst kitaplığı işaret etti.

I pointed this out to her.

Bunu ona gösterdi.

I pointed my camera at her.

Ona kameramı gösterdim.

I pointed this out to Tom.

Bunu Tom'a gösterdim.

I pointed this out to them.

Bunu onlara gösterdi.

Tom pointed his rifle on Mary.

Tom tüfeğini Mary'ye çevirdi.

Mr Kennedy pointed out our mistakes.

Bay Kennedy hatalarımıza dikkat çekti.

She pointed her finger at him.

O, parmağıyla onu işaret etti.

Tom pointed at the Big Dipper.

- Tom Büyükayı takımyıldızını gösterdi.
- Tom Büyükayı'yı işaret etti.

Sami pointed the gun at Layla.

Sami silahı Leyla'ya doğrulttu.

He pointed to the tower over there.

O, oradaki kuleyi işaret etti.

The teacher pointed out the pupil's mistakes.

Öğretmen öğrencilerinin hatalarını gösterdi.

Tom pointed the remote at the TV.

Tom uzaktan kumandayı televizyona yöneltti.

Tom pointed at something across the street.

Tom caddenin karşısındaki bir şeyi gösterdi.

Tom pointed to where Mary was standing.

Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi.

Foxes have long tails and pointed ears.

Tilkilerin uzun kuyrukları ve sivri kulakları vardır.

Tom pointed at something on the ground.

Tom yerde bir şeye işaret etti.

She pointed her finger at him accusingly.

O, suçlarcasına parmağını ona gösterdi.

Tom pointed a finger gun at me.

- Tom eliyle silah yapıp bana doğrulttu.
- Tom elini tabanca yapıp bana tuttu.

The child pointed out her mother to me.

Çocuk annesini bana gösterdi.

She pointed out the mistakes I had made.

Yaptığım hataları gösterdi.

He pointed out some spelling errors to her.

Ona bazı imlâ hatalarını gösterdi.

Tom pointed to a sign on the wall.

Tom duvardaki bir sembolü gösterdi.

Tom pointed to the map on the wall.

Tom duvardaki haritayı gösterdi.

Tom pointed to a spot on the map.

Tom harita üzerinde bir noktaya işaret etti.

Tom pointed to the chair next to his.

Tom onunkinin yanındaki sandalyeyi gösterdi.

Tom pointed to the picture on the wall.

Tom duvardaki resmi gösterdi.

This is where Tom pointed to, I think.

Sanırım bu Tom'un gösterdiği yer.

The burglar pointed his gun at the victim.

Soyguncu silahını kurbana doğrulttu.

Tom pointed at the coin on the floor.

Tom yerdeki parayı işaret etti.

Tom pointed at the restaurant across the street.

Tom caddenin karşısındaki restoranı gösterdi.

Tom pointed to the book on the desk.

Tom masanın üzerindeki kitabı gösterdi.

At the meeting I pointed out the plan's merit.

Toplantıda planın liyakatını belirttim.

Tom pointed at the tree in his neighbor's yard.

Tom komşusunun bahçesindeki ağacı gösterdi.

Tom pointed out a few mistakes I had made.

Tom yaptığım birkaç hatayı gösterdi.

- Tom blamed Mary.
- Tom pointed the finger at Mary.

Tom Mary'yi suçladı.

Tom ran off in the direction that Mary pointed.

Tom Mary'nin gösterdiği yöne kaçtı.

Jim pointed out some grammatical mistakes in my composition.

Jim, benim kompozisyonumda bazı dil bilgisi hatalarına dikkat çekti.

Tom raised his gun and pointed it at Mary.

Tom silahını kaldırdı ve Mary'ye doğrulttu.

Tom grabbed his rifle and pointed it at Mary.

Tom tüfeğini aldı ve Mary'ye doğrulttu.

Tom raised his rifle and pointed it at Mary.

Tom tüfeğini kaldırdı ve onu Mary'ye doğrulttu.

Tom pointed at the person standing next to Mary.

Tom Mary'nin yanında duran kişiyi işaret etti.

Tom pointed to the empty seat next to him.

Tom yanındaki boş koltuğu gösterdi.

The fox has a long tail and pointed ears.

Tilkinin uzun bir kuyruğu ve sivri kulakları vardır.

Tom pointed at the empty glass on the bar.

Tom barda boş bardağa işaret etti.

Tom snapped his fingers and pointed to the door.

Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

Tom pointed out the mistakes that Mary had made.

Tom Mary'nin yaptığı hataları gösterdi.

Imagine if you had a friend who constantly pointed out

Yanlış yaptığınız her şeyi ve hayatınızda yanlış olan her şeyi

Mistakes in the printing should be pointed out at once.

Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.