Examples of using "Starved" in a sentence and their turkish translations:
Açlıktan ölüyorum.
Açlıktan öldük.
Neredeyse açlıktan ölüyorduk.
Neredeyse açlıktan ölüyordum.
Tom açlıktan öldü.
Tom açlıktan ölmüş olmalı.
Tom çok aç olduğunu söyledi.
Tom açlıktan öldü.
Ben açlık çeken bir örümceğim.
Açlık çekiyorsun, değil mi?
Tom açlıktan öldü.
Tom'un çok aç olduğunu biliyorum.
Tom bana açlıktan öldüğünü söyledi.
Tom açlıktan öldüğünü söyledi.
Tom muhtemelen açlıktan ölecek.
Tom herkese açlıktan öldüğünü söyledi.
Sığır açlıktan ölüyordu.
Birçok işçi açlıktan öldü.
Tom bana açlıktan öldüğünü söyledi.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Açlıktan ölüyorum.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü.
Tom Mary'ye açlıktan öldüğünü söyledi.
- Eve geldiğimde açlıktan ölmüş olacağım.
- Eve vardığımda açlıktan ölmüş olacağım.
Tom Mary'nin muhtemelen açlıktan öleceğini söyledi.
Birçok insan o savaş sırasında açlıktan öldü.
Senin hakkında bilmiyorum ama ben açlıktan ölüyorum.
- Çok açım.
- Açlıktan ölüyorum.
- Ben çok açım.
- At gibi açım.
- Çok acıktım.
- Karnım çok aç.
- Çok acıkmışım.
- Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
- Sığır açlıktan dolayı öldü.
- Kıtlıktan dolayı sığırlar açlıktan öldü.
Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
Rehineler yiyecekten yoksun oldukları için açlıktan öldüler.
Kurak bir yıldı, ve birçok hayvan açlıktan öldü.
Tom açlıktan ölecek.
Kuraklıkta, pek çok insan ve hayvan açlıktan öldü.
Tom eve döndüğünde açlıktan ölecek.
- Açım!
- Acıktım.
- Açım.
- Karnım aç.
Çok açım.
Ben çok açım.