Examples of using "Lord" in a sentence and their turkish translations:
Aman Tanrım.
- Tanrı'ya şükret!
- Tanrı'ya şükredin!
- Elhamdülillah!
Huzur ver, Tanrım.
Tanrıya şükür.
- Allah'ım yardım et.
- Tanrı'm bana yardım et.
- Yetiş imdadıma ya Rabbi.
- Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab, tek Rab'dir.
- Dinle İsrail! Rab Tanrımızdır; Rab birdir.
Aman Allahım, ne oldu?
Rab'be güven.
Elhamdülillah.
Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab, tek Rab'dir.
Lord Ashburton uzlaşmayı kabul etti.
Efendimiz seninle.
Elhamdülillah.
Elhamdülillah.
Allah'ım, bugün bizi koru ve bize öncülük et!
Tanrım, ben oyunu kaybettim.
Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
Lord Ashburton'ın Amerikalı bir eşi vardı.
Her gün Rab'be şükür ediyorum.
Haçınızı seviyoruz, Tanrım.
Lord Carnarvon amatör bir Eski Mısır bilimcisiydi.
İnsanoğlu tüm yaratıkların efendisidir.
O zil zurna sarhoştu.
Davul, müziğin efendisidir.
Fadıl anne ve babasına ve de rabbe itaat etti.
Sami, Rab'be sırtını çevirdi.
Ama Nuh RAB'bin gözünde lütuf buldu.
- Benliğini tanıyan, yaratıcısını tanır.
- Nefsini bilen Rabb'ini bilir.
Alemlerin Rabb'i Allah'a hamdolsun.
Lord Carnarvon, Tutankhamun'un mezarının kazısını finanse etti.
- Efendinin yasasına göre yaşıyor.
- Tanrının yasasına göre yaşıyor.
Sen Yüzüklerin Efendisi üçlemesini okudun mu?
De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.
Nuh RAB'bin bütün buyruklarını yerine getirdi.
yüzüklerin efendisi filmini hatırlamayanınız yoktur her halde
ve Amerika bunda kesinlikle en iyisi.
Rab korkusu bilgeliğin başlangıcıdır.
O, bu sömürgede yaşam ve ölümün efendisidir.
Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
Söylesene Tanrı! Ölümü dilemek suç mu?
Bir gecede Zekeriya peygamber, RAB'dan sekiz görüm aldı.
Tanrım, beni arkadaşlarımdan kurtar, düşmanlarımla kendim ilgileneceğim!
Leyla tanrısıyla yüzleşecek ve tesettüre girmediği için sorguya çekilecek.
RAB Tanrı, Adem'e "Neredesin?" diye seslendi.
İblis efendisi sonunda bilincini kaybetti ve pat diye yere düştü.
Övgüler olsun Sam'ın Tanrısı RAB'be, Kenan Sam'a kul olsun.
Ama Couchy'nin gizli ekibine düşer düşmez, Fransa Kralı işaret verdi!
Ama Londra Şehri kendi belediye başkanı var. İsmi Jeffrey Montevans.
Bu yüzden Başkanı'n ana görevi tüm dünyayı gezmek ve
RAB Tanrı Adem'le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.
RAB Kayin'e, "Niçin öfkelendin?" diye sordu, "Niçin surat astın?"
Kayin, "Cezam kaldıramayacağım kadar ağır" diye karşılık verdi.
Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
“Londra Şehri Belediye Başkanı Alderman Alan Yarrow, finans ve profesyonel hizmetler söz konusu olduğunda
Bunun üzerine RAB, "Kim seni öldürürse, ondan yedi kez öç alınacaktır" dedi. Kimse Kayin'i bulup öldürmesin diye onun üzerine bir nişan koydu.
Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi.
RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.
RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu.
RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu.
Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı.
Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RAB'be sunu getirdi.
Kayin RAB'bin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod topraklarına yerleşti.
RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.
Nuh RAB'be bir sunak yaptı. Orada temiz sayılan hayvanların ve kuşların hepsinden yakmalık sunular sundu.
Sonra, "Adem'in yalnız kalması iyi değil" dedi, "Ona uygun bir yardımcı yaratacağım."
Şit'in de bir oğlu oldu, adını Enoş koydu. O zaman insanlar RAB'be yakarmaya başladı.
RAB Tanrı kadına, "Nedir bu yaptığın?" diye sordu. Kadın, "Yılan beni aldattı, o yüzden yedim" diye karşılık verdi.
Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB Habil'i ve sunusunu kabul etti.
RAB Nuh'a, "Bütün ailenle birlikte gemiye bin" dedi, "Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum."
Lord Carnarvon bir sivrisinek tarafından sokulduktan sonra öldü. Bu, "Mumya'nın Laneti" olarak da bilinen "Tutankhamun'un Laneti" efsanesine yol açtı.
Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri yarattığında,
RAB Tanrı Adem'i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.
Gemiye giren hayvanlar Tanrı'nın Nuh'a buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı.
RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
Tanrı'nın Nuh'a buyurduğu gibi temiz ve kirli sayılan her tür hayvan, kuş ve sürüngenden erkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuh'a gelip gemiye bindiler.
Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacı ile iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.
Lemek yüz seksen iki yaşındayken bir oğlu oldu. "RAB'bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak" diyerek çocuğa Nuh adını verdi.
Yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu.
Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, "Bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın" dedi, "Karnın üzerinde sürünecek ve yaşamın boyunca toprak yiyeceksin."
RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların, hepsini topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı.
Güzel kokudan hoşnut olan RAB içinden şöyle dedi: "İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insanın yüreğindeki eğilimler çocukluğundan itibaren kötüdür. Şimdi yaptığım gibi bütün canlıları bir daha yok etmeyeceğim."
Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.
İbrahim, evindeki en yaşlı ve her şeyden sorumlu uşağına, "Elini uyluğumun altına koy" dedi, "Yerin göğün Tanrısı Rabbin adıyla ant içmeni istiyorum. Aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın. Oğlum İshaka kız almak için benim ülkeme, akrabalarımın yanına gideceksin."