Translation of "Jazz" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Jazz" in a sentence and their turkish translations:

- He likes jazz.
- She likes jazz.

O jazz sever.

- I like jazz music.
- I like jazz.

Ben caz müziği severim.

- I used to play jazz.
- I played jazz.
- I was playing jazz.

Eskiden caz çalardım.

Tom likes jazz.

Tom cazı seviyor.

She likes jazz.

O jazz sever.

Mary likes jazz.

Mary jazz sever.

We like jazz.

Biz jazz severiz.

They like jazz.

- Onlar jazz sever.
- Onlar cazdan hoşlanırlar.

Jazz, you're out.

Caz, sende dışarıdasın.

Tom loves jazz.

Tom caz sever.

Jazz fusion is a combination of rock and jazz.

Caz füzyon rock ve cazın bir kombinasyonudur.

- Tom is really into jazz.
- Tom is interested in jazz.

Tom cazla ilgileniyor.

- I don't dig modern jazz.
- I don't get modern jazz.

Modern cazı anlamıyorum.

Tom doesn't like jazz.

Tom jazz sevmez.

Tom listens to jazz.

Tom jazz dinler.

Jazz? Man, I've tried.

Caz? Adamım, denedim.

I don't like jazz.

Cazı sevmiyorum.

Do you like jazz?

Caz sever misin?

- I know that Tom likes jazz.
- I know Tom likes jazz.

- Tom'un cazdan hoşlandığını biliyorum.
- Tom'un cazı sevdiğini biliyorum.

- Tom and I both like jazz.
- Both Tom and I like jazz.

Tom ve ben ikimiz de cazdan hoşlanıyoruz.

- Both Tom and Mary like jazz.
- Tom and Mary both like jazz.

- Hem Tom hem de Mary cazdan hoşlanıyor.
- Hem Tom hem de Mary cazdan hoşlanır.

He is keen on jazz.

O, jaza düşkündür.

Do you also like jazz?

Sen de jazzdan hoşlanır mısın?

He made me love jazz.

O bana cazı sevdirdi.

Don't you play jazz anymore?

Artık jazz çalmıyor musunuz?

Tom used to like jazz.

Tom cazı severdi.

They are crazy about jazz.

Onlar Jaza deli oluyorlar.

Them over traditional jazz standards.

sonradan geleneksel Caz besteleri için de kullanmış.

Of passage for jazz musicians.

Caz müzisyenleri için uzmanlaşmanın bir kanıtı olarak görülüyor.

I listen to jazz sometimes.

Bazen caz dinlerim.

What's the definition of jazz?

Cazın tanımı nedir?

I don't like modern jazz.

Modern cazı sevmiyorum.

Let's listen to some jazz.

Biraz caz dinleyelim.

They listened to smooth jazz.

Smooth jazz dinlediler.

You like jazz, don't you?

Cazı seversin, değil mi?

She is interested in jazz.

O jaza ilgi duyuyor.

Who's your favorite jazz violinist?

Favori jazz kemancın kim?

Who's your favorite jazz singer?

Gözde jaz şarkıcın kimdir?

He is crazy about jazz.

O cazı çok seviyor.

I often listen to jazz.

Ben sık sık caz dinlerim.

I'm very interested in jazz.

- Cazla çok ilgileniyorum.
- Cazla çok ilgiliyimdir.

Tom only listens to jazz.

Tom sadece caz dinler.

Tom is a jazz musician.

Tom bir caz müzisyeni.

Does Tom still like jazz?

Tom hâlâ cazdan hoşlanıyor mu?

Do you still like jazz?

Hala cazı seviyor musun?

I enjoy listening to jazz.

Caz dinlemekten hoşlanırım.

- Do you like to listen to jazz?
- Do you like listening to jazz?

Caz dinlemeyi sever misin?

Modern jazz is not my line.

Modern caz benim mesleğim değil.

He came to listen to jazz.

O, caz dinlemek için geldi.

Many Americans are interested in jazz.

- Birçok Amerikalı Jazzla ilgilidir.
- Birçok Amerikalı Caz'a ilgi duyuyor.

I didn't know Tom liked jazz.

Tom'un caz sevdiğini bilmiyordum.

Most common one found in jazz.

Caz'da en sık rastlanan da dahil olmak üzere.

Do you have many jazz records?

Çok caz kayıtların var mı?

Tom is an accomplished jazz musician.

Tom başarılı bir caz müzisyenidir.

Tom does like jazz, doesn't he?

Tom cazı sever, değil mi?

Tom is an excellent jazz singer.

Tom mükemmel bir caz şarkıcısı.

I tried, that's it, no jazz.

Denedim, bu kadar, caz yok.

Tom is very interested in jazz.

Tom, cazla çok ilgileniyor.

I know he likes jazz music.

Ben onun caz müziği sevdiğini biliyorum.

Tom played at local jazz clubs.

Tom yerel caz kulüplerinde çaldı.

Tom likes jazz, but I don't.

Tom cazı seviyor ama ben sevmiyorum.

She cooked like a jazz musician.

Bir caz müzisyeni gibi yemek yaptı.

Jazz was not invented in Australia.

Jazz, Avustralya'da icat edilmedi.

I don't like jazz so much.

Cazdan o kadar çok hoşlanmıyorum.

Tom knows how to play jazz.

Tom nasıl caz çalacağını biliyor.

I know how to play jazz.

Nasıl caz çalacağımı biliyorum.

Mary does like jazz, doesn't she?

Mary caz sever, değil mi?

Tom is an authority on jazz.

Tom, cazda bir uzmandır.

Do you like listening to jazz?

Caz dinlemek hoşuna gidiyor mu?

- Tom is a pretty good jazz saxophonist.
- Tom is a pretty good jazz saxophone player.

Tom oldukça iyi bir caz saksofon çalar.

Modern jazz is not to my taste.

Modern caz benim zevkime göre değil.

She likes jazz, and I do, too.

O da ben de cazdan hoşlanırız.

She likes jazz, and so do I.

- O, jazdan hoşlanır, ve ben de.
- O, cazdan hoşlanır; ben de öyle.

He is among the best jazz singers.

En iyi jazz şarkıcıları arasındadır.

He likes jazz, and so do I.

O jazz sever, ve ben de öyle.

Japanese young people like rock and jazz.

Genç Japonlar rock ve jazzdan hoşlanır.

I like listening to music, especially jazz.

- Müzik dinlemeyi severim, özellikle caz.
- Müzik dinlemeyi severim, özellikle de caz.

I play bass in a jazz band.

Bir caz orkestrasında bas gitar çalıyorum.

Dr. Jemison is an excellent jazz dancer.

Dr. Jemison mükemmel bir caz dansçısıdır.

I used to love to play jazz.

Caz çalmayı severdim.

He likes jazz and so do I.

O, cazı seviyor ve ben de.

Jazz isn't dead, it just smells funny.

Caz ölmedi, sadece komik görünüyor.

Of course he was familiar with jazz.

Tabii ki caz müziğine aşina idi.

Miles Davis was an American jazz musician.

Miles Davis bir Amerikalı caz müzisyeniydi.

Tom likes jazz, and so do I.

Tom cazı seviyor ve ben de seviyorum.

Improvisation is an integral part of jazz.

Doğaçlama cazın ayrılmaz bir parçasıdır.

Tom asked me if I liked jazz.

Tom bana cazı sevip sevmediğimi sordu.

Do you have any books on jazz?

Caz konusunda hiç kitabın var mı?

- I didn't know that Tom was interested in jazz.
- I didn't know Tom was interested in jazz.

Tom'un caza ilgi duyduğunu bilmiyordum.

It's not in dinner, jazz, cocktails or conversation.

akşam yemeğinde, cazda, kokteyllerde veya sohbetlerde değildir.

She loves classical music, whereas I prefer jazz.

O klasik müzik seviyor oysa ben cazı tercih ederim.

Swing music was a new form of jazz.

Swing müzik jazz'ın yeni bir formuydu.

Tom and Mary went to a jazz festival.

Tom ve Mary bir caz festivaline gittiler.