Translation of "Insulted" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Insulted" in a sentence and their turkish translations:

He insulted her.

O ona hakaret etti.

I was insulted.

Hakaret edildim.

She insulted him.

O ona hakaret etti.

Tom insulted Mary.

Tom, Mary'ye hakaret etti.

Tom insulted me.

Tom bana hakaret etti.

I insulted Tom.

Tom'a hakaret ettim.

Sami felt insulted.

Sami kendini hakarete uğramış hissetti.

Sami was insulted.

Sami'ye hakaret edildi.

- Tom publicly insulted me.
- Tom insulted me in public.

Tom alenen bana hakaret etti.

insulted the court officer

mahkeme görevlisini aşağılamış

Mary insulted the waiter.

Mary garsona hakaret etti.

Nobody insulted my country.

Hiç kimse ülkeme hakaret etmedi.

He insulted our team.

Bizim takıma hakaret etti.

Dan insulted Linda racially.

Dan, Linda'ya ırksal olarak hakaret etti.

He publicly insulted me.

Bana herkesin önünde hakaret etti.

My girlfriend insulted me.

Kız arkadaşım bana hakaret etti.

The student insulted the teacher.

Öğrenci öğretmene hakaret etti.

- No offence!
- Don't be insulted.

Kusura bakma.

He insulted me in public.

O, bana herkesin önünde hakaret etti.

I've never been so insulted.

Hiç bu kadar aşağılanmadım.

You fooled and insulted me.

Sen beni kandırdın ve aşağıladın.

He insulted me without reason.

Nedeni olmadan bana hakaret etti.

Tom insulted me in public.

Tom halkın içinde bana hakaret etti.

Mary pretended to be insulted.

Mary hakaret edilmiş gibi davrandı.

Tom pretended to be insulted.

Tom hakaret edilmiş gibi davrandı.

- I think we've all been insulted.
- I think that we've all been insulted.

Sanırım hepimiz hakarete uğradık.

He got angry at being insulted.

O, aşağılanmasına kızdı.

It wasn't me who insulted you.

Sana hakaret eden ben değildim.

Tom knew he was being insulted.

Tom kendisine hakaret edildiğini biliyordu.

Feeling himself insulted, he got angry.

Kendine hakaret edildiğini hissettiğinde o sinirlendi.

- Tom looks insulted.
- Tom looks offended.

Tom hakaret edilmiş görünüyor.

Tom didn't know he'd insulted anybody.

Tom birine hakaret ettiğini bilmiyordu.

Tom insulted Mary and her husband.

Tom, Mary ve kocasına hakaret etti.

Dan rudely insulted a police officer.

Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.

He insulted me without any reason.

Nedensiz olarak bana hakaret etti.

They insulted him and his wife.

Onlar ona ve eşine hakaret ettiler.

She insulted him and his wife.

O ona ve karısına hakaret etti.

Tom said that Mary insulted him.

Tom Mary'nin kendisine hakaret ettiğini söyledi.

Tom said that Mary had insulted him.

Tom Mary'nin kendine hakaret ettiğini söyledi.

He was angry that I had insulted him.

Ona hakaret ettiğim için kızgındı.

He acted as though we had insulted him.

O, sanki ona hakaret etmişiz gibi davrandı.

He insulted me by calling me a donkey.

Bana eşek diyerek beni aşağıladı.

I was insulted in front of other people.

Diğer insanların önünde hakarete uğradım.

Dan lost his temper, insulted Linda and left.

Dan öfkesini kaybedip Linda'ya hakaret etti ve ayrıldı.

I've never been so insulted in my life.

Hayatım boyunca hiç bu kadar hakaret edilmedim.

Tom insulted Mary. That's why she's so upset.

Tom Mary'ye hakaret etti. Bunun sebebi çok üzgün olmasıdır.

How many people have I insulted so far?

Şimdiye kadar kaç kişiye hakaret ettim?

Tom was angry because I had insulted Mary.

Ben Mary'ye hakaret ettiğim için Tom kızgındı.

Tom shot and killed a man who insulted him.

Tom kendisine hakaret eden bir adamı vurup öldürdü.

He insulted her. That is why she got angry.

O ona hakaret etti. Onun sinirlenme nedeni budur.

Tom shot and killed a man who insulted Mary.

Tom, Mary'ye hakaret eden bir adamı vurdu ve öldürdü.

I cannot forgive him because he insulted me in public.

O beni herkesin içinde aşağıladığı için onu affedemiyorum.

In spite of being insulted, he managed to keep his temper.

Hakaret edilmesine rağmen öfkesini tutmayı başardı.

Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat.

Tom bana ağır biçimde hakaret etti ama ben ona aynen karşılık verdim.