Examples of using "Instance" in a sentence and their turkish translations:
Arjantini örnek olarak alalım,
Bu belirli örnekte,
Örneğin, şu buzulu ele alalım.
Mesela, sizin umurunuzda olmalı mı?
Birleşik Devletler'de örneğin,
Mesela, şöyle diyebilirim:
ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı
Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,
Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta
Örnek olarak, kuşlar özel bir korunma sistemine sahiptir.
Bu, modern İngiliz yaşamın bir örneğidir.
Örneğin, atmosferdeki CO2 yoğunluğunu,
Örneğin burada Zimbabwe'den bir aile,
Örneğin, Unilever burada, Mil Kare'de ana merkezi var.
Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.
Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.
Ekvator Ginesi örneğinde petrol olan bu şey,
Neredeyse tanıdığım her kadın cinsel tacizin bir örneğini yaşadı.
Tamamı 500 değildir. 500 şirket içinde mesela madenciler de var
farklı şekillerde kullandı. Örneğin, Alman Hükümeti kendi siyasi teorisini
Örneğin, VOLVO arabalarını yapan İsveç'e bakalım. Çinli bir
Örneğin, Carly Rae Jepsen'in "Cut To The Feeling" parçası La majör'de.
Örneğin benim yerimde olsaydın ne yapardın?
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
Örneğin, 2008'de, SONY, Japon firması, ilk OLED TV'leri yapmak istedi
Örneğin, öbür videoda, Almanya'nın zengin olmasının nedeninin kısmen
Örneğin, şehircilik yasaları Londra'nın geri kalanından daha açık ve serbest.
etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde
refah devletleri aynı değil.Örneğin, Almanya'da, örneğin, asgari ücret yoktu ve işçi sendikaları
Örneğin, 80'lerde İtalyan film şirketimizin olduğunu hayal edin ve çok yenilikçi