Translation of "Instance" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Instance" in a sentence and their turkish translations:

In Argentina, for instance,

Arjantini örnek olarak alalım,

And in this specific instance,

Bu belirli örnekte,

Take that glacier, for instance.

Örneğin, şu buzulu ele alalım.

Should you, for instance, care?

Mesela, sizin umurunuzda olmalı mı?

In the United States, for instance,

Birleşik Devletler'de örneğin,

So I can say, for instance,

Mesela, şöyle diyebilirim:

For instance, with plant-based delicious burgers,

ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı

Well, if I hold conservative values, for instance,

Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,

For instance, a female patient with breast cancer

Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta

Birds, for instance, have a special protective device.

Örnek olarak, kuşlar özel bir korunma sistemine sahiptir.

This is an instance of modern British life.

Bu, modern İngiliz yaşamın bir örneğidir.

Take the CO2 concentration in the atmosphere, for instance,

Örneğin, atmosferdeki CO2 yoğunluğunu,

Here, for instance, we have a family in Zimbabwe,

Örneğin burada Zimbabwe'den bir aile,

For instance, Unilever has it’s headquarters here in the Square Mile.

Örneğin, Unilever burada, Mil Kare'de ana merkezi var.

In large cities, in London for instance, there is heavy smog.

Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.

Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for instance.

Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.

We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.

Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.

In the case of Equatorial Guinea, for instance, that thing is oil.

Ekvator Ginesi örneğinde petrol olan bu şey,

Nearly every woman I know has experienced some instance of sexual harassment.

Neredeyse tanıdığım her kadın cinsel tacizin bir örneğini yaşadı.

The whole may not be 500. For instance, there are mining companies too.

Tamamı 500 değildir. 500 şirket içinde mesela madenciler de var

Countries used this finance in different ways. For instance, German Government created their

farklı şekillerde kullandı. Örneğin, Alman Hükümeti kendi siyasi teorisini

For instance, other countries like Sweden had big like VOLVO CARS. Nonetheless, when

Örneğin, VOLVO arabalarını yapan İsveç'e bakalım. Çinli bir

For instance, Carly Rae Jepsen's “Cut to the Feeling” is in A major.

Örneğin, Carly Rae Jepsen'in "Cut To The Feeling" parçası La majör'de.

For instance, what would you have done if you were in my place?

Örneğin benim yerimde olsaydın ne yapardın?

A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.

Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.

What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?

Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?

For instance, in 2008, SONY, the Japanese firm, wanted to create the first OLED TVs.

Örneğin, 2008'de, SONY, Japon firması, ilk OLED TV'leri yapmak istedi

For instance, in this other video, I told you that Germany became Rich, partly, because

Örneğin, öbür videoda, Almanya'nın zengin olmasının nedeninin kısmen

For instance, their urban development laws are way more open and free than in the rest

Örneğin, şehircilik yasaları Londra'nın geri kalanından daha açık ve serbest.

To express fear at any point - one of them for instance said he would not kneel down

etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

The same. In Germany, for instance, there is no minimal wage and there is a bigger space

refah devletleri aynı değil.Örneğin, Almanya'da, örneğin, asgari ücret yoktu ve işçi sendikaları

For instance, imagine we have an Italian production company during the 80s, and we want to make

Örneğin, 80'lerde İtalyan film şirketimizin olduğunu hayal edin ve çok yenilikçi