Translation of "Improved" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Improved" in a sentence and their turkish translations:

It's improved.

Bu geliştirilmiştir.

Conditions haven't improved.

Koşullar gelişmedi.

Things have improved.

İşler gelişti.

Business has improved.

İş gelişti.

You've definitely improved.

Kesinlikle geliştirdin.

- The sunshine improved his complexion.
- The sunshine improved his color.

Güneş rengini artırdı.

Modern methods improved industry.

Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.

The company's profitability improved.

Şirketin karlılığı arttı.

Tom improved his results.

Tom sonuçlarını geliştirdi.

I've improved the sentence.

Cümleyi geliştirdim.

Has Tom's dancing improved?

Tom'un dansı ilerledi mi?

My strength has improved.

Benim gücüm arttı.

Recently things have improved.

Son zamanlarda işler düzeldi.

Has Tom's painting improved?

Tom'un ressamlığı gelişti mi?

Has the situation improved?

Durum düzeldi mi?

Has Tom's French improved?

Tom'un Fransızcası ilerledi mi?

Both teams have improved.

Her iki takım gelişti.

What can be improved?

Ne geliştirilebilir?

The situation hasn't improved.

Durum gelişmedi.

The patient's condition improved.

Hastanın durumu düzeldi.

You've improved your English.

İngilizceni geliştirdin.

Roosevelt's condition improved quickly.

Roosevelt'in durumu hızla düzeldi.

The situation has improved.

Şartlar iyileşti.

Things haven't really improved.

Şartlar gerçekten iyileşmedi.

Your English has improved.

Sizin İngilizceniz gelişti.

We've improved a lot.

Biz çok geliştirdik.

Consumer confidence has improved.

Tüketici güveni arttı.

The infrastructure has improved.

Altyapı gelişti.

Life has improved markedly.

- Hayat belirgin şekilde gelişti.
- Hayat önemli derecede ilerledi.

It can be improved.

Bu geliştirilebilir.

Tom's condition hasn't improved.

Tom'un durumu iyileşmedi.

My grades haven't improved.

Notlarım iyileşmedi.

Tom's condition has improved.

Tom'un durumu iyileşti.

Your French has improved.

Fransızcan gelişti.

His French has improved.

Onun Fransızcası gelişti.

Your work has greatly improved.

Çalışmanız oldukça gelişti.

Almost everything has been improved.

Neredeyse her şey geliştirilmektedir.

His grades have improved significantly.

Onun notları önemli ölçüde arttı.

My grades have improved significantly.

Benim notlarım önemli ölçüde arttı.

Her grades have improved significantly.

Onun notları önemli ölçüde arttı.

Tom's French has improved significantly.

Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.

Your English has improved considerably.

İngilizcende epey ilerleme var.

Tom's health has improved dramatically.

Tom'un sağlığı önemli ölçüde düzeldi.

Your French has improved considerably.

Fransızcan bir hayli gelişti.

They have improved their results.

Onlar sonuçlarını geliştirdiler.

The sunshine improved his complexion.

Güneş ışığı onun cildini geliştirdi.

Tom really improved this week.

Tom bu hafta gerçekten iyileşti.

Your English has really improved.

- İngilizceniz gerçekten gelişti.
- İngilizcen gerçekten gelişti.
- İngilizcen bayağı gelişti.
- İngilizceniz bayağı gelişti.

Computers are constantly being improved.

Bilgisayarlar sürekli geliştiriliyorlar.

Still, things haven't really improved.

Yine de, işler gerçekten gelişmiş değil.

Technology has improved since then.

Teknoloji o zamandan beri ilerledi.

Our economy still hasn't improved.

Ekonomimiz hala düzelmedi.

Tom has improved a lot.

Tom çok ilerledi.

Sami improved his Arabic vocabulary.

Sami Arapça kelime bilgisini geliştirdi.

- I've gotten better.
- I've improved.

Ben iyileştim.

Your English has improved a lot.

Senin İngilizcen çok gelişti.

Her communication skills could be improved.

Onun iletişim becerileri geliştirilebilir.

On Monday, his condition improved slightly.

Pazartesi günü onun durumu biraz düzeldi.

Your French has improved a lot.

Fransızcan çok gelişti.

Her proficiency in English rapidly improved.

Onun İngilizcedeki yeterliliği hızla gelişti.

Tom's behavior has improved a lot.

Tom'un davranışı çok gelişti.

Tom's French has improved a lot.

- Tom'un Fransızcası çok gelişti.
- Tom'un Fransızcası çok ilerledi.

Tom has improved a great deal.

Tom çok gelişti.

It greatly protected and improved women's rights

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

My grades have improved since first semester.

- İlk yarıyıldan bu yana notlarım düzeldi.
- İlk dönemden beri notlarım yükseldi.

Tom's French has improved quite a lot.

Tom'un Fransızcası oldukça çok gelişti.

Your memory hasn't improved much, has it?

Hafızan çok gelişmedi, değil mi?

Rocket technology improved during World War Two.

Füze teknolojisi, İkinci Dünya Savaşı sırasında gelişti.

The performance of electric cars has improved.

Elektrikli otomobillerin performansı arttı.

- I think Tom's French has improved a lot.
- I think that Tom's French has improved a lot.

Bence Tom'un Fransızcası çok gelişti.

- The weather turned better.
- The weather has improved.

Hava düzeldi.

She has improved her skill in cooking recently.

Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.

Corporate earnings in the first quarter improved sharply.

Şirket kazançları ilk çeyrekte keskin şekilde gelişti.

The addition of salt greatly improved the flavor.

Tuz ilavesi lezzeti adamakıllı artırdı.

I think your French has improved a lot.

Sanırım Fransızcan çok gelişti.

The quality of Tom's work has improved lately.

Tom'un iş kalitesi son zamanlarda arttı.

I think your English has improved a lot.

İngilizcenin çok geliştiğini düşünüyorum.

Has the new coach improved the team's quality?

Yeni antrenör takımın kalitesini artırdı mı?

With the approach of Christmas, business improved somewhat.

Noelin yaklaşması nedeniyle iş biraz gelişme kaydetti.

Alongside these impressive figures, social welfare has also improved.

Bu etkileyici rakamların yanında, sosyal yardım da arttı.

With her help, my French improved little by little.

Onun yardımıyla Fransızcam azar azar ilerledi.

His stage presence has really improved since last year.

Onun sahne görüntüsü geçen yıldan beri gerçekten gelişti.

I've improved my reaction time by almost thirty percent.

Reaksiyon zamanımı neredeyse yüzde otuz oranında geliştirdim.

Tom's French has improved since he moved to France.

Tom'un Fransızcası o, Fransa'ya taşındığından beri gelişti.

- Tom's French has improved.
- Tom's French has gotten better.

Tom'un Fransızcası gelişti.

There is an urgent need for improved living conditions.

Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.

- Your English has improved.
- Your English has gotten better.

Senin İngilizcen düzeldi.

- Your French has gotten better.
- Your French has improved.

Fransızcan daha iyi oldu.

Mary's French has improved since she moved to France.

Mary'nin Fransızcası Fransa'ya taşındığından beri gelişme gösterdi.

We're on strike because the company hasn't improved our wages.

Şirket, ücretlerimizi artırmadığı için grevdeyiz.

The initiative measurably improved quality of life for the villagers.

Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.

During his year of study abroad, Tom's French improved rapidly.

Yurt dışında okuduğu yıl, Tom'un Fransızcası hızla ilerledi.

If they have improved over time, that, I submit, is progress.

Zaman içinde daha iyi oldularsa bunun ilerleme olduğunu kabul ediyorum.

He subsidized food, improved the educational system, built an enviable healthcare system

Gıdaya para yardımı yaptı, eğitimi geliştirdi sistem, kıskanılacak bir sağlık sistemi inşa etti

She profited from her stay in London and considerably improved her English.

O, Londra'da kalmaktan yararlandı ve İngilizcesini büyük ölçüde geliştirdi.

Yet it is massive and has vastly improved the lives of its citizens.

çok büyük ve vatandaşların hayatlarını muazzam şekilde geliştiriyor.

I see that your manners haven't exactly improved in the last twenty years.

Görgü kurallarınızın son yirmi yılda pek gelişmediğini görüyorum.

Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.

Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.

The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.

Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.