Translation of "Hesitated" in Turkish

Never hesitated

asla çekinmemiştir

Tom hesitated.

Tom tereddüt etti.

Everyone hesitated.

Herkes duraksadı.

I hesitated.

Tereddüt ettim.

Tom never hesitated.

Tom asla çekinmedi.

Tom hesitated before answering.

Tom cevap vermeden önce tereddüt etti.

He hesitated before answering.

O cevap vermeden önce duraksadı.

Tom hesitated at first.

Tom ilk başta tereddüt etti.

Tom hesitated for a while.

Tom bir süre tereddüt etti.

He hesitated for a moment.

O, bir an tereddüt etti.

He hesitated for a second.

O bir saniye tereddüt etti.

She hesitated for a second.

O bir an için tereddüt etti.

Tom hesitated for a second.

Tom bir an için tereddüt etti.

Tom hesitated for a moment.

Tom bir an için çekindi.

He hesitated for a while.

O bir süre tereddüt etti.

Tom hesitated a moment before answering.

- Tom cevap vermeden önce bir an duraksadı.
- Tom cevap vermeden önce bir an tereddüt etti.

Tom hesitated a moment before speaking.

- Tom konuşmadan önce bir an duraksadı.
- Tom konuşmadan önce bir an tereddüt etti.

Tom hesitated for just a second.

Tom sadece bir saniye için tereddüt etti.

Tom hesitated before making the decision.

Tom karar vermeden önce tereddüt etti.

I hesitated about which road to take.

Hangi yoldan gideceğim hakkında tereddüt ettim.

Tom hesitated to tell Mary the truth.

Tom Mary'ye gerçeği söylemek için tereddüt etti.

Tom hesitated to bring up the subject.

Tom konudan bahsetmeye çekindi.

Tom hesitated to discuss the subject with Mary.

Tom konuyu Mary ile tartışmaya çekindi.

He hesitated to take part in the reunion.

O, toplantıya katılmaya çekindi.

Tom hesitated for a moment before answering Mary.

Tom Mary'ye cevap vermeden önce bir an için tereddüt etti.

I hesitated to go to the movie with him.

- Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- Onunla birlikte sinemaya gitmek için tereddüt ettim.

Since it was raining, Nancy hesitated to go out.

Yağmur yağdığı için, Nancy dışarı çıkmaya tereddüt etti.