Examples of using "Heavily" in a sentence and their turkish translations:
Şiddetli yağmur yağdı.
- Şiddetli yağmur yağıyor.
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
- Fena yağmur yağıyor.
- Tufan gibi yağmur yağıyor.
- Gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.
- Onlar aşırı derecede silahlı.
- Onlar ağır silahlılar.
Tom çok içti.
- Leyla çok içti.
- Leyla ağır biçimde içti.
- Çok kar yağıyor.
- Yoğun biçimde kar yağıyor.
Tom aşırı derecede terliyor.
Ağır sakinleştirici etkisindeydim.
Dün çok yağmur yağdı.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
Tom ağır silahlı.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
Onlar ağır silahlı mıydı?
Aşırı derecede yağmur yağmaya başladı.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
Sami çok içmeye başladı.
Yanni'nin vücudu dövmelerle kaplı.
Saray sıkı şekilde korunuyordu.
Tom aşırı derecede içiyor.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı.
Hâlâ oldukça yoğun kar yağıyor.
Hapishane ağır biçimde korunuyor.
Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
Tom çok ağır biçimde nefes alıyor.
Tom ağır biçimde nefes almaya başladı.
- Yara ağır bir şekilde kanıyordu.
- Yara şiddetli bir şekilde kanıyordu.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
O yoğun esnedi.
Osaka'da şiddetli yağmur yağıyordu.
Bütün gün boyunca şiddetli yağmur yağdı.
Sabahleyin şiddetli yağmur yağdı.
Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
Bu, yoğun ormanlık bir alandır.
Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
Tom çok içki içiyor.
Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.
Kocası ilaçlara aşırı bağımlıdır.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
O günlerde çok içiyordum.
Bugün kentimde yoğun biçimde kar yağıyor.
Önceki gece yoğun şekilde kar yağmıştı.
Tom Mary ile tanışmadan önce, çok içerdi.
İngilizce ağır biçimde Latinleşmiş bir Cermen dilidir.
Ağırlıklı olarak enflasyona bel bağlayan bir ekonomik model.
Sektör, hükümetin finansmanına büyük ölçüde bağımlıdır.
Tom bir ateşli silah yarasından şiddetli kanama geçiriyordu.
Çok aşırı derecede sigara içme.
Şiddetli şekilde yağmur yağdı bu yüzden saha çamurlu.
- Babası öldükten sonra Tom kendini içkiye verdi.
- Tom, babası vefat ettikten sonra çok içmeye başladı.
Babası öldükten sonra Tom ağır biçimde içki içmeye başladı.
Türkiye özellikle de enerji alanında dışa bağımlı.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
Şiddetli kar yağdığında Noeldi.
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
Şiddetli yağmur yağıyor bu yüzden zemin çok çamur.
Hava durumuna bu kadar güvenmemelisin.
Son zamanlarda başkentte şiddetle yağmur yağıyor.
Tom depresyondayken kendini içkiye verip ilaç manyağı olmuştu.
Aomori ilinin ekonomisi büyük ölçüde elma yetiştiriciliğine bağlıdır.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.
ülke Şili, bu konumunu bakır madenlerine borçlu.
Evden ayrılır ayrılmaz şiddetli şekilde yağmur yağmaya başladı.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
Şiddetli yağmur yağıyor.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
Tom gençliğinde ağır biçimde içki içti ama şimdi yeşilaycıdır.
Ben trenden inerken yoğun kar yağışı başladı.
O bu sefer zamanı Bizansa, özellikle
Çok şiddetli bir şekilde yağmur yağmadıysa oyunu iptal etmezlerdi.
- Şiddetli yağmur yağdı.
- Şiddetli bir yağmur yağdı.
Kapıya gittiğimizde çok yağmur yağmaya başladı.
Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
Tom'un annesi onun alışverişini ve ev işlerini yapması için ona çok güveniyor.
Hıristiyan tarafında, tepeden tırnağa silahlanmış Fransız şövalyeleri ön planda durdu.
Eğer çok şiddetle yağmur yağmasaydı oyun iptal edilmezdi.
Bu sabahtan beri şiddetli yağmur yağıyor, bu yüzden bir yere gitmek istemiyorum.
Birden şiddetli yağmur başladı.
Şehir çok ağır tahkimliydi. Bayır ve uçurumların en dik yerinde , çevre ovadan oldukça yüksek bir yerdeydi.
Dün şiddetli yağmur vardı.
Ana dış gelir kaynağı yer fıstığından gelen Senegal, dünya piyasalarına büyük ölçüde güveniyor.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
- Şakır şakır yağmur yağıyor.
- Bardaktan boşanırcasına yağıyor.
- Fena yağmur yağıyor.
- Tufan gibi yağmur yağıyor.
- Gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.