Translation of "Frustrated" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Frustrated" in a sentence and their turkish translations:

- I was frustrated.
- I became frustrated.

Hüsrana uğradım.

Becoming frustrated.

hüsrana

Tom looks frustrated.

Tom sinirli görünüyor.

Tom became frustrated.

Tom sinirli oldu.

We feel frustrated.

Biz hayal kırıklığına uğramış hissediyoruz.

They were frustrated.

Onlar hayal kırıklığına uğramıştı.

I'm very frustrated.

Ben çok hayal kırıklığına uğradım.

Tom is frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış.

Tom was frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramıştı.

She's sexually frustrated.

O, cinsel olarak hayal kırıklığına uğramış.

I'm extremely frustrated.

Ben son derece hayal kırıklığına uğradım.

They grew frustrated.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

Tom felt frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.

I'm not frustrated.

Hayal kırıklığına uğramış değilim.

I felt frustrated.

Ben hakkı yenmiş hissettim.

I became frustrated.

Hüsrana uğradım.

Tom got frustrated.

Tom sinirlendi.

- I know you're frustrated.
- I know that you're frustrated.

Sinirli olduğunu biliyorum.

- Tom must be frustrated.
- Tom has to be frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmalı.

- Tom must've been frustrated.
- Tom must have been frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmalı.

- Tom said he's frustrated.
- Tom said that he's frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

- Tom seems to be feeling frustrated.
- Tom seems frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

And I was frustrated.

ve hüsrana uğramıştım.

I'm confused and frustrated.

Şaşkınım ve sinirliyim.

Is the coach frustrated?

Koç sinirli mi?

Tom was quite frustrated.

Tom tamamen hayal kırıklığına uğramıştı.

I was really frustrated.

Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

Tom is getting frustrated.

Tom sinirleniyor.

Tom is obviously frustrated.

Tom belli ki hayal kırıklığına uğramış.

Tom is growing frustrated.

Tom'un giderek sinirleri bozuluyor.

Tom is still frustrated.

Tom hâlâ hayal kırıklığına uğramış.

Are you easily frustrated?

Kolayca hayal kırıklığına uğrar mısın?

Sami was very frustrated.

Sami çok hayal kırıklığına uğramıştı.

Sami was also frustrated.

Sami de hüsrana uğramıştı.

I feel quite frustrated.

Kendimi oldukça hayal kırıklığına uğramış hissediyorum.

- Tom said he was frustrated.
- Tom said that he was frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

- Tom said he's also frustrated.
- Tom said that he's also frustrated.

Tom onun da hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

- Tom said Mary was frustrated.
- Tom said that Mary was frustrated.

Tom Mary'nin hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

- Tom said Mary is frustrated.
- Tom said that Mary is frustrated.

Tom Mary'nin hayal kırıklığına uğramış olduğunu söyledi.

- Tom will probably become frustrated.
- Tom is probably going to become frustrated.
- Tom is likely to become frustrated.

Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğramış olacak.

That I was simply frustrated -

hayal kırıklığına uğradığım

You feel frustrated and dissatisfied,

Kendinizi bıkkın ve hoşnutsuz hissedersiniz

Tom is angry and frustrated.

Tom öfkeli ve hayal kırıklığına uğramış.

Tom seems frustrated and angry.

Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.

Tom looks depressed and frustrated.

Tom depresif ve sinirli görünüyor.

I feel kind of frustrated.

Biraz hayal kırıklığına uğramış hissediyorum.

I'm the one that's frustrated.

Hayal kırıklığına uğramış kişi benim.

Were you really that frustrated?

Gerçekten o kadar hayal kırıklığına uğradın mı?

I've been getting frustrated lately.

Son zamanlarda hayal kırıklığına uğruyorum.

You're frustrated about your job.

İşin hakkında hayal kırıklığına uğradın.

I'm really angry and frustrated.

Gerçekten kızgın ve sinirliyim.

Tom will likely be frustrated.

Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacak.

Tom will probably be frustrated.

Tom muhtemelen sinirli olacak.

- Tom told me that he was frustrated.
- Tom told me he was frustrated.

Tom hüsrana uğradığını söyledi.

- Tom said that he was really frustrated.
- Tom said he was really frustrated.

Tom gerçekten sinirli olduğunu söyledi.

It was because I was frustrated

Sebebi, çekiciliğe sürekli olarak

frustrated with something I didn't understand

çok teknik ve önemsiz

The bad weather frustrated our plans.

Kötü hava planlarımızı boşa çıkardı.

- I was frustrated.
- I was irked.

Hüsrana uğradım.

Tom is getting a little frustrated.

Tom biraz sinirleniyor.

Tom is clearly frustrated and desperate.

Tom açıkça hayal kırıklığına uğramış ve umutsuz.

Tom started getting impatient and frustrated.

Tom sabırsızlanmaya ve hayal kırıklığına uğramaya başladı.

I don't get frustrated at all.

Ben hiç hüsrana uğramış değilim.

I don't feel frustrated at all.

Kendimi hiç ümitleri suya düşmüş hissetmiyorum.

Tom is going to become frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış olacak.

Tom is frustrated, but Mary isn't.

Mary hayal kırıklığına uğradı ama Mary uğramadı.

- It seemed Tom and Mary were frustrated.
- It seemed that Tom and Mary were frustrated.

Tom ve Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

- Tom told me that he thought Mary was frustrated.
- Tom told me he thought Mary was frustrated.
- Tom told me he thought that Mary was frustrated.
- Tom told me that he thought that Mary was frustrated.

Tom bana Mary'nin hayal kırıklığına uğramış olduğunu düşündüğünü söyledi.

And mostly, they're frustrated with baby boomers.

Çoğunlukla, baby boomers ile birlikte hakları yenmiş.

Illness frustrated his plans for the trip.

Hastalık onun gezi planlarını engelledi.

I realize how frustrated you must be.

Ne kadar hayal kırıklığına uğramış olduğunu anlıyorum.

Quite frustrated, we saw our dreams disappear.

Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.

Tom told Mary that he was frustrated.

Tom, Mary'ye hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

Tom said that he was very frustrated.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış olduğunu söyledi.

- I know you must be frustrated with me.
- I know that you must be frustrated with me.

Benimle hayal kırıklığına uğramış olman gerektiğini biliyorum.

- Tom said Mary was likely to be frustrated.
- Tom said that Mary was likely to be frustrated.

Tom, Mary'nin muhtemelen hayal kırıklığına uğrayabileceğini söyledi.

- Tom sounded disappointed.
- Tom looked disappointed.
- Tom seemed disappointed.
- Tom seemed to be frustrated.
- Tom seemed frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom said that he was confused and frustrated.

Tom şaşkın ve sinirli olduğunu söyledi.

- I was so disappointed.
- I was so frustrated.

Çok hayal kırıklığına uğramıştım.

- Tom was very disappointed.
- Tom was very frustrated.

Tom çok hayal kırıklığına uğramıştı.

- Tom is very disappointed.
- Tom is very frustrated.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış.

- Tom became nervous.
- Tom became frustrated.
- Tom became irritated.

Tom sinirli oldu.

Mary gets frustrated when her colleagues do not recycle.

Onun meslektaşlarının geri dönüşümü olmadığında Mary hayal kırıklığına uğrar.

However, I now know why I get frustrated and upset.

Neyse ki şimdi, neden hayal kırıklığına uğradığımı ve üzüldüğümü biliyorum.

Tom became frustrated when his suggestions fell on deaf ears.

Tom, tavsiyeleri sağır kulaklara düştüğünde hayal kırıklığına uğradı.

I have not been so frustrated in a long time.

Ben uzun zamandır bu kadar hayal kırıklığına uğramadım.

- Tom didn't seem to be disappointed.
- Tom didn't seem frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünmüyordu.

- I'm really bummed out.
- I'm really disappointed.
- I was really frustrated.

- Gerçekten cesaretim kırıldı.
- Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

Tom is frustrated that his girlfriend hasn't yet called him back.

Tom, kız arkadaşı onu henüz geri aramadığı için hayal kırıklığına uğradı.

- Tom is likely to be nervous.
- Tom will probably be frustrated.

Tom muhtemelen sinirli olacak.

Frustrated with the European languages, which he considered "too boring", Christopher Columbus invented "Columbian", a language so complicated that only he could speak it.

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

- Tom seemed annoyed.
- Tom seemed nervous.
- Tom looked nervous.
- Tom sounded irritated.
- Tom looked like he was mad.
- Tom seemed to be nervous.
- Tom looked frustrated.
- Tom seemed irritated.

Tom sinirli görünüyordu.