Translation of "Grandparents" in Turkish

0.177 sec.

Examples of using "Grandparents" in a sentence and their turkish translations:

How are your grandparents?

Büyük ebeveynlerin nasıl?

What are my grandparents doing?

Büyükbabalarım ve büyükannelerim ne yapıyorlar?

My grandparents enjoy playing croquet.

Büyükbaba ve büyükannelerim kroket oynamaktan hoşlanırlar.

Are your grandparents still alive?

Büyükbaba ve büyükannelerin hala hayatta mı?

None of our grandparents were rich,

hiçbirimizin dedesi de zengin değildi ama

He was raised by his grandparents.

O, büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.

Tom speaks French to his grandparents.

Tom dedesi ve ninesiyle Fransızca konuşur.

My grandparents didn't have indoor plumbing.

Büyük ebeveynlerimin dahili su tesisatı yoktu.

Tom's paternal grandparents live in Australia.

- Tom'un baba tarafından dedesi Avustralya'da yaşıyor.
- Tom'un dedesi ve babaannesi Avustralya'da yaşıyor.

Tom was raised by his grandparents.

Tom büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.

Lucy was bantered by her grandparents.

Lucy'ye büyük ebeveynleri tarafından şaka yapıldı.

I visit my grandparents on Sundays.

Pazar günleri büyük ebeveynlerimi ziyaret ederim.

Tom and Mary are John's grandparents.

Tom ve Mary John'un büyük ebeveynleri.

Tom and I are Mary's grandparents.

Tom ve ben Mary'nin büyük ebeveynleriyiz.

Tom moved in with his grandparents.

Tom büyük ebeveynleriyle taşındı.

"What is your grandparents' nationality?" "Ethiopian."

"Ninelerin nereli?" "Etiyopya."

"What nationality are your grandparents?" "Slovak."

"Dedeleriniz nereli?" "Slovak."

"What is your grandparents' nationality?" "Latvian."

"Dedelerin nereli?" "Letonya."

"What nationality were your grandparents?" "Ukrainian."

"Dedelerimiz nereliydi?" "Ukrayna."

Do you often visit your grandparents?

Büyükanne ve büyükbabanı sık sık ziyaret ediyor musun?

Lucy was brought up by her grandparents.

Lucy onun büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.

My grandparents died before I was born.

Büyükbaba ve büyükannelerim ben doğmadan önce öldüler.

What are my grandparents doing right now?

Büyükbabalarım ve büyükannelerim şu anda ne yapıyorlar?

I visit my grandparents twice a week.

Haftada iki kez dedemlere giderim.

All four of Tom's grandparents were teachers.

Tom'un büyük ebeveynlerinin tüm dördü öğretmendi.

My grandparents had a house in Boston.

Büyük ebeveynlerimin Boston'da bir evleri vardı.

Tom was brought up by his grandparents.

Tom büyük ebeveynleri tarafından yetiştirildi.

Are all of your grandparents still living?

Büyük ebeveynlerinin hepsi hâlâ yaşıyor mu?

This year I'm living at my grandparents'.

Bu yıl büyükbaba ve büyükannelerimde yaşıyorum.

My grandparents never liked coffee with milk.

Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi.

Layla's grandparents lived just a mile away.

Leyla'nın büyükanne ve büyük babaları bir mil uzakta yaşıyordu.

Layla killed her grandparents at age fifteen.

Leyla on beş yaşındayken büyükannelerini ve büyükbabalarını öldürdü.

Tom lives in Boston with his grandparents.

Tom, büyükebeveynleriyle Boston'da yaşıyor.

Did you visit your grandparents last week?

Geçen hafta büyük ebeveynlerini ziyaret ettin mi?

Do you visit your grandparents every week?

Her hafta büyük ebeveynlerini ziyaret eder misin?

Tom lives in Australia with his grandparents.

Tom, büyükebeveynleriyle birlikte Avustralya'da yaşıyor.

None of my grandparents are still living.

Dede ve ninelerimin hiçbiri hayatta değil.

Tom can only remember one of his grandparents.

Tom yalnızca dedelerinden birini hatırlayabiliyor.

My grandparents were born in the last century.

Büyük ebeveynlerim geçen yüzyılda doğdu.

Tom spends time with his grandparents every Monday.

Tom her pazartesi büyükanne ve büyükbabasıyla vakit geçirir.

Do you still write letters to your grandparents?

Hâlâ büyük ebeveynlerine mektup yazıyor musun?

All four of my grandparents are still living.

- Dede ve ninelerimin dördü de hâlâ yaşıyor.
- Büyükanne ve büyükbabalarımın dördü de hâlâ hayatta.

What happened to my uncle isn't my grandparents' fault.

Amcamın başına gelen şey dedemin ve ninemin suçu değildi.

Do you have any pictures of your great grandparents?

Sende büyükdede ve büyükninelerinin hiç resmi var mı?

I live with my mother, brother and my grandparents.

Ben annemle, erkek kardeşimle ve büyük ebeveynlerimle yaşıyorum.

My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.

Büyük ebeveynlerimin kollarında çiçek aşısı izleri var.

Tom wanted to live in Boston with his grandparents.

Tom anne babasıyla birlikte Boston'da yaşamak istiyordu.

Tom used to live with his grandparents in Boston.

Tom Boston'da büyük ebeveynleriyle yaşardı.

The relics of your grandparents are in this church.

Dede ve ninelerinin kalıntıları bu kilisededir.

She lives in the house where her grandparents lived.

O, dedesinin yaşadığı evde yaşıyor.

After their parents died, their grandparents brought them up.

Ebeveynleri öldükten sonra, onları büyük ebeveynleri büyüttü.

Did you know Tom and Mary are John's grandparents?

Tom ve Mary'nin John'un ebeveynleri olduğunu biliyor muydun?

How old were your grandparents when they got married?

Ebeveynleri evlendiklerinde kaç yaşındaydılar?

Our grandparents would come to see us on the weekends.

Bizim büyük ebeveynlerimiz hafta sonlarında bizi görmeye gelirlerdi.

She lives in the same house her grandparents lived in.

O büyükebeveynlerinin yaşadığı aynı evde yaşıyor.

I am constantly amazed at the energy of my grandparents.

Büyük ebeveynlerimin enerjilerine sık sık şaşırıyorum.

I used to ride my bike to my grandparents' house.

Ben büyük ebeveynlerimin evine bisikletle giderdim.

How many times did you visit your grandparents last year?

Geçen yıl kaç kez büyük ebeveynlerini ziyaret ettin?

All of my great-grandparents died before I was born.

- Bütün dede ve ninelerim ben doğmadan ölmüş.
- Dedelerim ve ninelerim daha ben doğmadan vefat etmiş.

Tom showed Mary a black and white photo of his grandparents.

Tom, Mary'ye büyükanne ve büyükbabalarının siyah beyaz bir fotoğrafını gösterdi.

By the time I was born, all my grandparents had died.

Ben doğmadan önce bütün büyük ebeveynlerim ölmüştü.

Tom used to spend a lot of time with his grandparents.

Tom büyük ebeveynleriyle çok zaman geçirirdi.

My grandparents were in good health the last time I saw them.

Onları son gördüğümde büyük ebeveynlerimin sağlık durumları iyiydi.

Tom has a lot of black and white pictures of his grandparents.

Tom'da onun büyükanne ve büyükbabalarına ait birçok siyah beyaz resim var.

All their great-grandparents were dead before Tom and Mary were born.

Tom ve Mary doğmadan önce onların bütün büyük büyük ebeveynleri ölmüştü.

Tom's grandparents are buried in a cemetery not too far from here.

Tom'un ebeveynleri buradan uzakta olmayan bir mezarlığa gömülü.

We used to visit my grandparents every weekend when I was a kid.

Ben çocukken her hafta sonu büyükanne ve büyükbabalarımızı ziyaret ederdik.

Only two of my great-grandparents lived long enough for me to meet them.

Büyük büyük ebeveynlerimden sadece ikisi onlarla tanışmam için yeterince uzun yaşadı.

I used to visit my grandparents several times a month when I was a kid.

Ben bir çocukken ayda birkaç kez büyük ebeveynlerimi ziyaret ederdim.

When I was a teenager, I used to visit my grandparents about once a month.

Gençken, büyük ebeveynlerimi yaklaşık ayda bir kez ziyaret ederdim.

My grandparents were German, and the language has been passed down to me and my brother.

Büyükbaba ve büyükannelerim Almandı ve dil bana ve erkek kardeşime geçmiş oldu.

When Tom was a child, he went to Boston every summer to stay with his grandparents.

Tom çocukken büyükanne ve büyükbabasıyla kalmak için her yaz Boston'a giderdi.

When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.

Küçükken büyükanne ve büyükbabalarımla taşrada çok vakit geçirdim.

Bill was sent to live with his grandparents while his mother studied to become a nurse.

Bill, annesi bir hemşire olmak için eğitim alırken, büyükanne ve büyükbabası ile birlikte yaşamaya gönderildi.

Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.

Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.

While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.