Translation of "Frankly" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Frankly" in a sentence and their turkish translations:

She speaks frankly.

O, açıkça konuşur.

Tell me frankly.

Bana dürüstçe söyle.

- Frankly speaking, he is wrong.
- Frankly speaking, he's wrong.

- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.

We talked quite frankly.

Biz oldukça samimi olarak konuştuk.

Frankly I am hungry.

Açıkçası ben açım.

Differences are discussed frankly.

Farklar açıkça tartışılır.

Are you speaking frankly?

Dürüstçe mi konuşuyorsun?

May I speak frankly?

Dürüstçe konuşabilir miyim?

Frankly, I don't like him.

Açıkçası, ben onu sevmiyorum.

She frankly admitted her guilt.

O, samimi olarak suçunu itiraf etti.

He confessed his crime frankly.

Suçunu çok açık bir şekilde itiraf etti.

Frankly speaking, I hate him.

Dürüst olmak gerekirse, ondan nefret ediyorum.

Frankly speaking, he is untrustworthy.

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.

Frankly, I'm not overly concerned.

Açıkçası, ben fazlaca endişeli değilim.

Frankly speaking, he is wrong.

Açık konuşmak gerekirse, o hatalı.

Frankly, I don't like it.

Açıkçası bundan hoşlanmıyorum.

I quite frankly don't know.

Ben açıkçası bilmiyorum.

Frankly speaking, I don't like her.

Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.

Frankly speaking, you made a mistake.

Açıkçası, bir hata yaptın.

Frankly speaking, I don't like you.

Açıkçası, ben sizi sevmiyorum.

Frankly speaking, I don't like him.

Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.

He frankly expressed his own view.

O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.

Frankly, I don't like your idea.

Açıkçası, ben senin düşünceni beğenmiyorum.

Frankly speaking, he was quite shy.

Açıkçası, o oldukça utangaçtı.

I want you to speak frankly.

Dürüstçe konuşmanı istiyorum.

Frankly, Tom didn't try hard enough.

Dürüst olmak gerekirse, Tom yeterince sıkı çalışmadı.

Frankly, I don't like that man.

Açıkçası, o adamdan hoşlanmıyorum.

Frankly speaking, it doesn't suit you.

Açıkça konuşmak gerekirse, bu sana yakışmıyor.

Frankly, I'm sick of hearing that.

Bunu duymak cidden bayıyor beni.

- To speak frankly, I don't like the idea.
- Frankly speaking, I don't like the idea.

Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.

- Frankly, my dear, I don't give a damn.
- Frankly, my dear, I don't give a damn!

- Açıkçası, canım, umurumda değil.
- Doğrusu, canım, vız gelir tırıs gider.

So frankly, not because we are uncomfortable,

Yani bizim rahatsız olduğumuzdan dolayı değil açıkçası

Frankly speaking, you are in the wrong.

Açıkçası siz hatalısınız.

Frankly speaking, this novel isn't very interesting.

Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.

Frankly speaking, I don't like your idea.

Açıkçası, senin görüşünü sevmiyorum.

I want to talk frankly with him.

Açıkçası onunla konuşmak istiyorum.

Frankly speaking, I don't like your haircut.

Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.

Frankly speaking, he is an unreliable man.

Dürüstçe konuşulursa, o güvenilmez bir adamdır.

Frankly, I don't like what you're wearing.

Açıkçası, senin giydiklerini beğenmiyorum.

Frankly speaking, I don't agree with you.

Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.

Frankly, I find that hard to believe.

Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.

Frankly speaking, his speeches are always dull.

Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.

Frankly speaking, you haven't tried your best.

Açıkçası, siz elinizden gelen gayreti göstermediniz.

That we need to talk about more frankly,

gözden kaçırdığımız başka bir gerçek var

Frankly, my dear, I don't give a damn!

Franklin, canım, çokta tın !

Frankly speaking, I think he's a good boss.

Dürüst olmak gerekirse, onun iyi bir patron olduğunu düşünüyorum.

Frankly, I'm not that impressed with his idea.

Açıkçası, onun fikrinden o kadar etkilenmedim.

- Frankly, I don't care.
- I honestly don't care.

Açıkça, umurumda değil.

Frankly speaking, I don't care for her very much.

Açıkça konuşmak gerekirse, o çok fazla umurumda değil.

Frankly speaking, I don't want to go with you.

Dürüstçe konuşmak gerekirse, seninle gitmek istemiyorum.

Frankly speaking, I don't want to work with him.

Açıkçası, onunla çalışmak istemiyorum.

Frankly speaking, his new novel is not very interesting.

Açık konuşmak gerekirse, onun yeni romanı çok ilginç değil.

Four fifths of French were frankly illiterate towards 1685.

1685 itibarıyla Fransızların beşte dördü açıkça okuma yazma bilmiyordu.

Frankly, I have no idea what's going on here.

- Açıkçası, burada neler olduğunu bilmiyorum.
- Açıkçası, burada neler olduğu konusunda bir fikrim yok.

I like him all the better because he speaks frankly.

O açıkça konuştuğu için onu daha iyi severim.

Frankly speaking, your way of thinking is out of date.

Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.

Saying what you think frankly is not a bad thing.

Düşündüğünü açıkça söylemek kötü bir şey değildir.

Frankly speaking, I don't even know what that word means.

- Açıkçası bu kelimenin anlamını bile bilmiyorum.
- Açık konuşmak gerekirse bu sözcüğün ne anlama geldiğini bilmiyorum bile.

The first is frankly horrible, it brings shame upon my family,

İlki, açıkçası korkunç, aileme utanç veriyor

Frankly speaking, it's difficult to understand why you want to go.

Açık konuşmak gerekirse, neden gitmek istediğini anlamak zor.

Frankly speaking, in that GP Vettel was driving like a rookie.

Dürüstçe konuşmak gerekirse, o Grand Prix'de Vettel bir çaylak gibi sürüyordu.

Frankly speaking, I actually wanted to stay at home, instead of going out.

Dürüst olmak gerekirse, dışarı gitmek yerine aslında evde kalmak istedim.

Frankly speaking, I don't think you have what it takes to become a teacher.

Açık konuşmak gerekirse, bir öğretmen olmak için gereken niteliklere sahip olduğunu sanmıyorum.

Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me.

Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.

For the first time in a long while, I feel uninspired and quite frankly, I'm tired.

Uzun zamandır ilk kez, yorgun hissediyorum ve açıkçası yorgunum.

- I admire a person who expresses a frank opinion.
- I admire people who express their opinions frankly.

Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.