Examples of using "Frankly" in a sentence and their turkish translations:
O, açıkça konuşur.
Bana dürüstçe söyle.
- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.
Biz oldukça samimi olarak konuştuk.
Açıkçası ben açım.
Farklar açıkça tartışılır.
Dürüstçe mi konuşuyorsun?
Dürüstçe konuşabilir miyim?
Açıkçası, ben onu sevmiyorum.
O, samimi olarak suçunu itiraf etti.
Suçunu çok açık bir şekilde itiraf etti.
Dürüst olmak gerekirse, ondan nefret ediyorum.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
Açıkçası, ben fazlaca endişeli değilim.
Açık konuşmak gerekirse, o hatalı.
Açıkçası bundan hoşlanmıyorum.
Ben açıkçası bilmiyorum.
Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.
Açıkçası, bir hata yaptın.
Açıkçası, ben sizi sevmiyorum.
Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.
O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.
Açıkçası, ben senin düşünceni beğenmiyorum.
Açıkçası, o oldukça utangaçtı.
Dürüstçe konuşmanı istiyorum.
Dürüst olmak gerekirse, Tom yeterince sıkı çalışmadı.
Açıkçası, o adamdan hoşlanmıyorum.
Açıkça konuşmak gerekirse, bu sana yakışmıyor.
Bunu duymak cidden bayıyor beni.
Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.
- Açıkçası, canım, umurumda değil.
- Doğrusu, canım, vız gelir tırıs gider.
Yani bizim rahatsız olduğumuzdan dolayı değil açıkçası
Açıkçası siz hatalısınız.
Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.
Açıkçası, senin görüşünü sevmiyorum.
Açıkçası onunla konuşmak istiyorum.
Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.
Dürüstçe konuşulursa, o güvenilmez bir adamdır.
Açıkçası, senin giydiklerini beğenmiyorum.
Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.
Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.
Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.
Açıkçası, siz elinizden gelen gayreti göstermediniz.
gözden kaçırdığımız başka bir gerçek var
Franklin, canım, çokta tın !
Dürüst olmak gerekirse, onun iyi bir patron olduğunu düşünüyorum.
Açıkçası, onun fikrinden o kadar etkilenmedim.
Açıkça, umurumda değil.
Açıkça konuşmak gerekirse, o çok fazla umurumda değil.
Dürüstçe konuşmak gerekirse, seninle gitmek istemiyorum.
Açıkçası, onunla çalışmak istemiyorum.
Açık konuşmak gerekirse, onun yeni romanı çok ilginç değil.
1685 itibarıyla Fransızların beşte dördü açıkça okuma yazma bilmiyordu.
- Açıkçası, burada neler olduğunu bilmiyorum.
- Açıkçası, burada neler olduğu konusunda bir fikrim yok.
O açıkça konuştuğu için onu daha iyi severim.
Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.
Düşündüğünü açıkça söylemek kötü bir şey değildir.
- Açıkçası bu kelimenin anlamını bile bilmiyorum.
- Açık konuşmak gerekirse bu sözcüğün ne anlama geldiğini bilmiyorum bile.
İlki, açıkçası korkunç, aileme utanç veriyor
Açık konuşmak gerekirse, neden gitmek istediğini anlamak zor.
Dürüstçe konuşmak gerekirse, o Grand Prix'de Vettel bir çaylak gibi sürüyordu.
Dürüst olmak gerekirse, dışarı gitmek yerine aslında evde kalmak istedim.
Açık konuşmak gerekirse, bir öğretmen olmak için gereken niteliklere sahip olduğunu sanmıyorum.
Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.
Uzun zamandır ilk kez, yorgun hissediyorum ve açıkçası yorgunum.
Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.