Translation of "Finding" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Finding" in a sentence and their turkish translations:

Finding nemo

Kayıp Balık Nemo

- Finding Tom wasn't hard.
- Finding Tom wasn't difficult.

Tom'u bulmak zor olmadı.

- Finding her office was easy.
- Finding his office was easy.

- Onun ofisini bulmak kolaydı.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.

Finding Fadil isn't hard.

Fadıl'ı bulmak zor değildir.

Finding work wasn't easy.

İş bulmak kolay değildi.

Finding Tom wasn't easy.

Tom'u bulmak kolay değildi.

Finding her office was easy.

- Onun ofisini bulmak kolaydı.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.

Finding Tom won't be easy.

Tom'u bulmak kolay olmayacak.

We're having difficulty finding Tom.

Tom'u bulmakta güçlük çekiyoruz.

I'm not finding the equation.

Dengeyi bulmuyorum.

This is a significant finding.

Bu önemli bir bulgudur.

The problem is finding Tom.

Sorun Tom'u bulmaktı.

Tom had trouble finding work.

Tom'un iş bulmakta sorunu vardı.

This is a remarkable finding.

Bu dikkat çekici bir bulgudur.

Tom had difficulty finding Mary.

Tom Mary'yi bulmakta güçlük çekiyordu.

Finding Tom won't be difficult.

Tom'u bulmak zor olmayacak.

- You're always finding fault with me.
- You are always finding fault with me.

- Her zaman hatayı bende buluyorsun.
- Her zaman beni hatalı buluyorsun.

- She's always finding fault with me.
- She is always finding fault with me.

Her zaman beni hatalı buluyor.

- I had a hard time finding Tom's house.
- I had difficulty finding Tom's house.

Tom'un evini bulmakta zorluk çekiyordum.

Finding an apartment can be difficult.

Bir apartman dairesi bulmak zor olabilir.

Finding an optimal solution isn't trivial.

En uygun çözümü bulmak önemsiz değildir.

Stop putting off finding a job.

Bir iş bulmayı ertelemekten vazgeç.

She's always finding fault with me.

Her zaman beni hatalı buluyor.

Finding Tom shouldn't be too difficult.

Tom'u bulmak çok zor olmamalı.

They had trouble finding the place.

O yeri ararken sıkıntı çekmişler

We had difficulty finding your hotel.

Biz senin otelini bulmakta zorluk yaşadık.

I'm not finding the second sock.

İkinci çorabı bulamıyorum.

We need your help finding Tom.

Tom'u bulmak için yardımına ihtiyacımız var.

She's always finding fault in him.

O her zaman onda hata buluyor.

Tom had trouble finding this place.

Tom bu yeri bulmada sıkıntı yaşadı.

Lately I've been finding everything boring.

Son zamanlarda her şeyi sıkıcı buluyorum.

We need your help finding them.

Onları bulmada yardımına ihtiyacımız var.

We need your help finding him.

Onu bulmada yardımına ihtiyacımız var.

We need your help finding her.

Onu bulmada yardımına ihtiyacımız var.

How are you finding the party?

Eğlenceyi nasıl buluyorsun?

The Indians had difficulty finding food.

Hintliler gıda bulmakta zorlanıyorlardı.

The police left without finding anything.

Polis herhangi bir şey bulmadan gitti.

Tom had trouble finding his key.

Tom anahtarını bulamadı.

I was finding it too difficult.

Onu fazla zor buluyordum.

I had trouble finding Tom's house.

Tom'un evini bulmakta sıkıntım oldu.

I had trouble finding your house.

Evini bulmakta zorluk yaşadım.

Tom had trouble finding a job.

Tom iş bulmakta sorun yaşadı.

Tom had difficulty finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlandı.

- I had no trouble finding Tom's house.
- I didn't have any trouble finding Tom's house.

Tom'un evini bulmakta zorlanmadım

You might be finding something aesthetically pleasing.

estetik açıdan hoşnut edici bir şeyler buluyorsun.

Rather it's about finding meaning for yourself

Aksine, kendiniz için anlam bulmakla,

finding just the right time to strike.

sizin ve ailenizin gelip gidişini izleyebilir.

Is finding the ancient civilization of Assyria.

antik Asur medeniyetini bulmaktı.

Most scientists think little of his finding.

Çoğu bilim adamı, onun bulgusunun birazını düşünür.

She is always finding fault with others.

O her zaman başkaları ile ilgili hata buluyor

He is always finding fault with others.

O her zaman başkalarının hatalarını buluyor.

He is always finding fault with me.

O her zaman benimle ilgili hata buluyor.

He was always finding fault with me.

Hatayı her zaman bende buluyordu.

I had no trouble finding his office.

Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.

She was always finding fault with me.

O her zaman benimle ilgili hata buluyordu.

Stop finding fault with my every word.

Her sözcüğümde hata bulmayı kes.

Tom is always finding fault with others.

Tom her zaman başkaları ile ilgili hata buluyor.

I need your help in finding Tom.

Tom'u bulmada yardımına ihtiyacım var.

You won't have any trouble finding me.

Beni bulmakta herhangi bir sorun yaşamazsın.

Finding Tom isn't going to be easy.

Tom'u bulmak kolay olmayacak.

Thank you for finding out what happened.

Ne olduğunu öğrendiğin için teşekkür ederim.

Tom had trouble finding a public telephone.

Tom halka açık bir telefon bulmakta zorluk yaşadı.

Tom was unsuccessful in finding a job.

Tom bir iş bulmakta başarısızdı.

I had no trouble finding Tom's office.

Tom'un ofisini bulmakta hiçbir sorun yaşamadım.

Let's stop finding fault with each other.

Birbirimizin hatasını bulmaktan vazgeçelim.

He had no luck in finding work.

Onun iş bulma şansı yoktu.

I had no difficulty finding your house.

Evini bulmakta zorluk çekmedim.

We had some difficulty finding his house.

Onun evini bulmakta biraz zorluk çektik.

Tom had some trouble finding Mary's house.

Tom Mary'nin evini bulmakta biraz sorun yaşadı.

Tom is good at finding good bargains.

Tom iyi kelepirleri bulmada iyidir.

Tom had a hard time finding work.

Tom, iş bulurken zor zamanlar geçirdi.

Tom is having trouble finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlanıyor.

Tom had no difficulty finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlanmadı.

I had a hard time finding work.

İş bulmakta zorluk yaşadım.

I had some difficulty finding his house.

Onun evini bulmakta biraz zorlandım.

- I'm sorry that you had trouble finding our house.
- I'm sorry you had trouble finding our house.

Evimizi bulmada zorluk yaşadığın için üzgünüm.

- It was easy to find his office.
- Finding her office was easy.
- Finding his office was easy.

Onun ofisini bulmak kolaydı.

- Finding time to write a book is not easy.
- Finding time to write a book isn't easy.

Bir kitap yazmak için zaman bulmak kolay değildir.

There are easy tools for finding them online.

bulmanız için internette kolay araçlar var.

But also finding meaning for others as well.

başkaları için de anlam bulmakla ilgilidir.

But I remembered finding comfort in those letters,

Bu mektupları, aklımda büyükannemle yazdığım için

Our system may be extraordinary at finding blood.

Sistemimiz kanı tespit etmede de olağanüstü olabilir.

I had no difficulty in finding his office.

Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.

My mother is always finding fault with me.

Annem hatayı her zaman bende buluyor.

She is always finding fault with her husband.

O kocası ile ilgili her zaman hata buluyor.

He is constantly finding fault with other people.

O sürekli diğer insanlarla ilgili hata buluyor.

He is always finding fault with his teacher.

O her zaman öğretmenin hatasını buluyor.

I had some trouble in finding his house.

Onun evini bulmada biraz sorun yaşadım.

Finding an optimal solution will take some time.

En uygun çözümü bulmak biraz zaman alacak.

How are you finding the Quality Control department?

Kalite Kontrol Departmanı'nı nasıl buluyorsunuz?

She is always finding fault with her neighbors.

O her zaman komşuları ile ilgili hata buluyor.

I had a hard time finding his house.

Onun evini bulmakta zorlandım.

You should seriously consider finding a new job.

Yeni bir iş bulmayı ciddi olarak düşünmelisin.

In this city finding a taxi is complicated.

Bu şehirde bir taksi bulmak zordur.

The thief cursed the police for finding him.

Kendisini bulduğu için polisi lanetledi.

Chinese government officials deleting what we were finding.

bulduklarımızı silen Çinli hükümet yetkilileri vardı.

That's like finding a needle in a haystack.

Bu, samanlıkta bir iğne bulmak gibidir.

I had no difficulty in finding his house.

Onun evini bulmada zorluk çekmedim.

I had some trouble finding her house yesterday.

Dün onun evini bulmada biraz sorun yaşadım.