Examples of using "Feared" in a sentence and their turkish translations:
Sen korkmuşsun.
En kötüsünden korkuyorduk.
En kötüsünden korktum.
Tom en kötüden korktu.
Korktuğum kadarmış.
İnsanlar gerçekten ondan korkuyorlardı.
Sami en kötüsünden korktu.
Çocuk karanlıktan korktu.
Herkes yarbaydan korktu.
Tom'un korktuğu budur.
Sen korkunçsun.
Fadıl, Leyla'nın geleceğinden korktu.
Sami güvenliği için korkuyordu.
Sami çocukları için korkuyordu.
Ölüm korkulacak bir şey değil.
Binlerce kişinin ölü ya da kayıp olmasından korkuluyor.
Kendilerini incitebileceklerinden korktum.
Onun askerleri ondan korkuyor ve ona saygı duyuyordu.
Bu yaratık yüzyıllardır korku salmıştır.
Tom çok korkulan bir polis memuruydu.
Sami kendi hayatı için korku duyduğunu iddia etti.
Onlar senden korktular.
Başarısız olmaktan korktuğunu söyledi.
Pek çoğu başka bir iç savaşın başlamasından korkuyordu.
Sen bir çocukken kasvetten korkardın.
ve Caz'ın çalması korkutucu, saygı duyulan bestelerinden bir tanesinin de yer aldığı bir çalışma.
Noktalı virgül yeryüzünde en çok korkulan noktalama işaretidir.
Anlaşmazlığın ekonomiye zarar vereceğinden korkuyorlardı.
Sonunda uzun zamandır korktuğum şey geldi.
Hıristiyan bir kral olmadan önce korkulan bir Viking olmuştu .
O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
Konuşmasının başarısız olduğundan korktuğunu söyledi.
Napoleon Bonaparte siyah kedilerden korkardı.
Fakat şimdi William Pitt Napolyon'un fetihlerinin Fransa'yı daha güçlü hale getirdiğinden korktu
O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.
Mesika'da oğlu ve kendisinin öldürülmesinden korkuyordu.
Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.