Translation of "Exceptions" in Turkish

- There have been exceptions.
- There were exceptions.

İstisnalar vardı.

There are exceptions.

İstisnalar var.

There were exceptions.

İstisnalar vardı.

Every rule has exceptions.

Her kuralın istisnaları vardır.

However, exceptions have occurred.

Ancak, istisnalar oluyor.

There are always exceptions.

Her zaman istisnalar vardır.

There are some exceptions.

Bazı istisnalar var.

Esperanto has no exceptions.

Esperantoda istisnalar yoktur.

There are exceptions, however.

Her halükârda istisnalar vardır.

There are three exceptions.

Üç tane istisna var.

Are there any exceptions?

Herhangi bir istisna var mı?

There are no exceptions.

İstisnalar yoktur.

We'll have some exceptions.

- Bazı istisnalarımız olacak.
- Bazı özel durumlarımız olacak.

- Don't forget there are exceptions.
- Don't forget that there are exceptions.

İstisnalar olduğunu unutma.

This rule has no exceptions.

Bu kuralın istisnaları yoktur.

Don't forget there are exceptions.

İstisnalar olduğunu unutma.

Every rule has its exceptions.

Her kural için istisnalar vardır.

There will be no exceptions.

Hiçbir istisna olmayacak.

I can't make any exceptions.

İstisnalar yapamam.

There are exceptions to every rule.

Her kural için istisnalar vardır.

Don't forget that there are exceptions.

İstisnalar olduğunu unutma.

There is no rule without exceptions.

İstisnasız kural yoktur.

Tom doesn't make exceptions for anyone.

Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.

I insist that exceptions not be made.

İstisna yapılmamasında ısrarcıyım.

There are no exceptions to this rule.

Bu kuralın istisnaları yoktur.

Free speech is for everybody, with no exceptions.

Ücretsiz konuşma, istisnasız olarak herkes içindir.

There is no rule, but there are some exceptions.

Kural yok, ama bazı istisnalar var.

- There are no rules without exceptions.
- There is no rule without exception.

İstisnasız hiçbir kural yoktur.

With the exceptions of the polar regions, salty ocean water rarely freezes.

Kutup bölgeleri hariç, tuzlu okyanus suyu nadiren donar.

The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.

Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.