Translation of "Draw" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Draw" in a sentence and their turkish translations:

- Draw me a sheep!
- Draw me a sheep.

- Bana bir koyun çiz.
- Bana bir koyun çizin.

- Draw me a sheep!
- Draw me a sheep...

- Bana bir koyun resmi çizin.
- Bana bir kuzu çiz!

- Did you draw that?
- Did you draw this?

- Onu çizdin mi?
- Onu sen mi çizdin?

Draw a circle.

- Bir daire çizin.
- Bir daire çiz.

Let's draw straws.

Haydi saman çizelim.

Draw your sword.

Kılıcını çek.

Draw a picture.

Bir resim çiz.

I can't draw.

Resim yapamam.

Draw a small circle.

- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.

Draw with a pencil.

- Kalemle çiz.
- Bir kalemle çiz.
- Bir kalemle çizin.

What do we draw?

Biz ne çiziyoruz?

Draw me a sheep.

Bana bir koyun çiz.

Draw a straight line.

- Düz bir çizgi çiz.
- Düz bir çizgi çizin.

Draw me a sheep...

Bana bir koyun çiz...

Draw your own conclusions.

Kendi sonucunuzu çizin.

Tom likes to draw.

Tom çizmeyi sever.

Draw a line here.

- Burada bir çizgi çizin.
- Buraya bir çizgi çiz.
- Buraya bir çizgi çizin.

Tom liked to draw.

Tom resim çizmeyi sevdi.

I liked to draw.

Çizim yapmak hoşuma gitti.

I like to draw.

Çizim yapmayı severim.

You draw pretty well.

Sen oldukça iyi resim yaparsın.

Did you draw this?

Bunu çizdin mi?

What did Tom draw?

Tom ne çizdi?

- Draw a line on the paper.
- Draw a line on your paper.

Kağıdına bir çizgi çiz.

- I can't draw to save my life.
- I can't draw at all.

Hayatımı kurtarmak için çizemem.

Small families draw closer together.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

I draw for a hobby.

Hobi olarak resim yaparım.

I like to draw pictures.

Fotoğraf çekmek istiyorum.

I draw almost every day.

Neredeyse her gün çizerim.

I would like to draw.

Ben resim çizmek istiyorum.

What did Walt Disney draw?

Walt Disney ne çizdi?

Where did you draw them?

- Onları nerede çizdin?
- Onları nerede çizdiniz?

I can't draw a bird.

Bir kuş çizemem.

Did you draw this yourself?

Bunu kendin mi çizdin?

May I draw the curtains?

- Perdeleri çekebilir miyim?
- Perdeleri kapatabilir miyim?

Draw me the Pareto curve.

Bana Pareto eğrisini çiz.

Don't draw attention to yourself.

Dikkatleri üzerine çekme.

Draw a picture of yourself.

Bir resmini çiz.

Do you like to draw?

Resim çizmeyi sever misin?

What conclusions can we draw?

Ne sonuçlar çıkarabiliriz?

Can you draw pictures well?

Resimleri iyi çizebilir misin?

I draw pictures every day.

Ben her gün resim yaparım.

So let me draw a box.

Bir kutu çizmeme izin verin.

The game resulted in a draw.

Oyun berabere sonuçlandı.

One must draw the line somewhere.

Biri bir yere çizgi çizmiş olmalı.

Tom can draw a perfect circle.

Tom mükemmel bir daire çizebilir.

Draw me a seven-pointed star.

- Bana yedi uçlu bir yıldız çiz.
- Bana yedi uçlu bir yıldız çizin.

He knows how to draw animals.

Hayvan resmi yapmayı bilir.

Their job is to draw plans.

Onların işi planlar çizmek.

Shall I draw you a picture?

Sana bir resim çizeyim mi?

Tom watched Mary draw a picture.

Tom Mary'nin bir resim çizmesini izledi.

Don't draw unwanted attention to yourself.

İstenmeyen dikkati kendinize çekmeyin.

Did you draw it from memory?

Bunu aklından mı çizdin?

I'll draw a map for you.

- Senin için bir harita çizeceğim.
- Sizin için bir harita çizeceğim.

I love to paint and draw.

Resim ve çizim yapmayı severim.

I know that he can draw.

Onun resim yapabildiğini biliyorum.

The match ended in a draw.

Maç berabere bitti.

She watched him draw a picture.

O, onun bir resim çekişini izledi.

Would you draw me a map?

Bana bir harita çizer misin?

How did you draw this picture?

- Bu resmi nasıl çizdin?
- Bu resmi nasıl çizdiniz?

Tom loved to draw and paint.

Tom çizmeyi ve resim yapmayı sevdi.

You didn't draw your dog well.

Sen köpeğini iyi çizmedin.

- I thought you said you couldn't draw.
- I thought that you said you couldn't draw.
- I thought that you said that you couldn't draw.

Çizemediğini söylediğini sanıyordum.

- How did you learn to draw so well?
- How did you learn to draw this well?

Bu kadar iyi resim yapmayı nasıl öğrendin?

I draw strength from my good friends.

İyi dostlarımdan güç alırım.

We have to draw a line somewhere.

Bir yere bir sınır koymalıyız.

The baseball game ended in a draw.

Beyzbol maçı berabere bitti.

Draw a line from A to B.

A'dan B'ye bir çizgi çiz.

She wears flamboyant clothes to draw attention.

O, dikkat çekmek için süslü giysiler giyer.

Could you draw a map for me?

Benim için bir harita çizer misin?

I would like to draw a tree.

Bir ağaç çizmek istiyorum.

Their argument eventually ended in a draw.

Onların tartışması sonunda berabere bitti.

Maybe you could draw me a picture.

Belki bana bir resim çizebilirsin.

Let me draw you a bath, Tom.

Sana bir banyo çizeyim Tom.

Let the tea draw for ten minutes.

Çay on dakika demlensin.

What did he draw on the blackboard?

O, tahtaya ne çizdi?

Draw two concentric circles of differing diameters.

Farklı çaplarda iki eş merkezli daire çizin.

Tom asked me to draw a map.

Tom benden bir harita çizmemi istedi.

Why don't you draw me a map?

Neden bana bir harita çizmiyorsun?

I used to draw all the time.

Ben her zaman resim çizerdim.

Shall I draw a map for you?

- Senin için bir harita çizeyim mi?
- Sizin için bir harita çizeyim mi?

Did he draw this picture by himself?

Bu resmi tek başına mı yaptı?

Tom knows where to draw the line.

Tom nerede sınır koyacağını biliyor.

Layla likes to draw attention to herself.

Leyla kendisine dikkat çekmekten hoşlanıyor.

They were just here to draw the gaze.

Sadece bakışları üstlerine çekmek için buradalar.

I can't paint, draw, sculpt, or even haberdash,

Boyama yapamam, çizemem, yontamam hatta dikemem.

Some of the students like to draw pictures.

- Öğrencilerden bazıları resim yapmaktan hoşlanırlar.
- Bazı öğrenciler resim çizmeyi sever.