Examples of using "Dozen" in a sentence and their turkish translations:
Bir düzine kaşık ve iki düzine kaşık aldım.
onlarca milyar pazar geliri sağladığım
Yarım düzine yumurtamız var.
O bir düzine yumurta aldı.
Onlar beş para etmezler.
O, bir düzine yumurta satın aldı.
Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı vardır.
Mary bir düzine yumurta istiyor.
Bana bir düzine portakal ver.
Bir düzine elma aldım.
Tom üç düzine kurabiye pişirdi.
Tom bir düzine yumurta kaynattı.
O, iki düzine yumurta satın aldı.
Tom bir düzine yumurta satın aldı.
Tom bir düzine çörek aldı.
Tom üç düzine yumurta satın aldı.
Yaklaşık bir düzine kişi katıldı.
Bir düzine yumurtaya ihtiyacım vardı.
Bir düzine yumurta istiyorum.
Bir düzine yumurtaya ihtiyacım var.
Bir düzine tatlı almak istiyorum.
Biz yumurtaları düzine ile alırız.
Bir düzine kremalı pasta istiyorum.
Elmalar düzine ile satılırlar.
Bugün bir düzine kurşun kalem aldım.
Sadece üç düzine kurabiye yaptım.
Oraya defalarca gittim.
Tom ayrıca bir düzine yumurta satın aldı.
Yarım düzine yumurta aldım.
Kurşun kalemler düzine ile satılırlar.
O düzineyle yumurta aldı.
Yumurtalar düzine ile satılırlar.
Bir düzine yumurta almayı bitirdim.
Ben de bir düzine yumurta satın aldım.
Parti için bir düzine şarap kadehi ve meyve suyu için iki düzine bardak aldım.
Tom bir düzine yumurtaya ihtiyacı olduğunu söyledi.
Kaç düzine kurşun kalemin var?
Listeye bir düzine yumurtayı ekle.
Bir düzine insan, istasyonun karşısında toplandı.
Bir düzine yumurta satın almak istiyorum.
Bir düzine muz satın almak istiyorum.
Okuyacak çok sayıda raporum var.
Elmalar düzineyle satılır.
Bu yumurtalar düzineyle mi satılır?
- Lütfen bana bir düzine krem ponponu verin.
- Bir düzine krem ponponu istiyorum.
Çoğunluğu siyah takımlı erkeklerden oluşan birkaç düzine insan,
Bir şeyi düzineyle sipariş etmek daha ucuzdur.
Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
Tom Mary'nin partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
O bana yarım düzine keten mendil verdi.
Davada bir düzine şüpheli vardı.
Tom tek başına bir düzine çöreğin hepsini yedi.
Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
Tom, Sevgililer Günü'nde Mary'ye bir düzine gül gönderdi.
Bunları düzine ile ısmarlarsan daha ucuz.
İki düzine kalem satın aldım.
O muzlardan bir düzine satın almak istiyorum.
Amerika'da, biz genellikle yumurtayı düzine ile alırız.
Ben Paskalya pazar gününde tam anlamıyla bir düzine yumurta yedim.
Bir litre süt ve bir düzine yumurta, lütfen.
Acaba yumurtalar neden düzine olarak satılıyor.
Fadıl o gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
Tom dün gece yaklaşık bir düzine telefon görüşmesi yaptı.
Sami, Kahire'de bir düzineden fazla kadınla buluştu.
Yumurtalar Amerika'da genellikle düzineler halinde satılıyor.
en az iki düzine insan göçmenlik gözaltısında öldü.
Bir düzine pamuklu beyaz mendil alacağım.
Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
Sana onu yapmamanı bir düzine kez söyledim.
Bir düzine yumurta ve bir somun ekmek aldım.
Her yıl Avusturya Alp'lerinde birkaç düzine dağcı ölmektedir.
- Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali.
- Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca.
Yumurtaları kiloyla mı yoksa taneyle mi satıyorsun?
Dan altı dil konuşabilip en az diğer on ikisini de anlayabiliyor.
New York'tan kimya ile ilgili yarım düzüne kitap sipariş ettim.
- Michelle yaklaşık iki düzine ameliyata, kapsamlı terapi ve iyileşmeye katlandı.
- Michelle yaklaşık iki düzine ameliyat, kapsamlı tedavi ve iyileşme sürecinden geçmişti.
- Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali.
- Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca.
Yaşlı adam bir düzine büyük krep sindirmeye çalışırken öldü.
Ders kitabında her bölüm yaklaşık bir düzine anlama soruları tarafından takip edilir.
Tom, en azından düzinelerce Mary ile birlikte bu parkta bulundu.
Tom işten eve giderken bir düzine yumurta almamı rica etti.
Bir litre süt alın ve yumurta varsa bir düzine yumurta.
Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali.
Onların her birinin yarım düzine torunları var ama Mary'nin sadece erkek torunları varken Tom'un daha fazla kız torunları var.
Tom bir düzine yumurta almak için mağazaya girerken Mary'yi arabada bıraktı.
Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.