Examples of using "Branches" in a sentence and their turkish translations:
Dalları kırma.
Bilimin birçok dalları var.
Yapraklar dallarda büyür.
O dallar kolayca kırılır.
Ağaçları sarmalaması
Sadece yapraklar ve dallar var.
Bir sincap dalların arasında saklandı.
Kedi dalların arasında saklandı.
Bir sincap dalların içinde saklandı.
Şirketimizin birçok şehirde şubeleri var.
Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.
Ağaçtan birkaç dal kesti.
Tom yere sarkan dallardan kaçınmak için eğildi.
Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.
Şirketin büyük şehirlerde şubeleri var.
Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.
O, dalları kullanarak bir tür ev inşa etti.
Tom odun parçalayıcının içine bazı dallar koydu.
Tom elma ağacından bazı dallar kesti.
O, meşe ağacından bazı dallar kesti.
Bir kuş sürüsü dallara kondu.
Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.
Kokulu dışkıların bir mesajı var. "Bu dallar sahipli."
alt dallarında binlerce çeşit vardır
Ağacın ölü dallarını budadı.
Ne düşünüyorsunuz? Çamur mu, dal mı? Karar sizin.
Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.
Bankanın ülkenin her yerinde şubeleri var.
Esasen bu renkleri dallar gibi görüyorsunuz.
Dükkanlar, parlak oyuncakları ve yeşil dallarıyla neşeli görünüyor.
Dün gece kuvvetli rüzgarlar bir sürü ağaç dallarını yere serdi.
Sami, minibüsü ormanda gizledi ve onu dallarla kapladı.
Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.
Onların Kalküta'dan New York City'ye kadar dünyanın dört bir yanında şubeleri var.
Ya da dalları kullanarak kendi şeklimi değiştirmeye çalışırım.
Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.
Birkaç dal ve bir paraşüt ipiyle yapabilecekleriniz inanılmazdır.
...tarafından idare edilen ve boynuzlarına meşalelerin bağlanmış olduğu binlerce öküzdü.
Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı.
Mahallenin gençleri meşe ağaçlarının altında dallar ve çalı çırpı topluyordu.
Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
Aile ağacın dalları gibidir. Hepimiz farklı yönlere uzarız, ama kökümüz birdir.
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.